Kayıtlar

BOZKIR MEDENİYETLERİNİN KISA KRONOLOJİSİ

Resim
    Prof. Dr. Taner Tarhan “Türk” adının tarihî kayıtlarda görünüşü, tarih çağlarının derinliklerine nazaran çok yenidir. Tarih öncesi çağlarda yaşamadan ve bir çok evreler geçirmeden ortaya çıkmış bir kavim düşünülebilir mi? Muhakkak ki bütün yeryüzü kavimleri sınırlar boyunca birbirleri ile karışıp kaynaşmışlardır. Fakat, tarih öncesi bir orijine dayanmayan bir insan topluluğu düşünülemez. Ne yazık ki biz Türkler batı âleminin tarih ve arkeoloji araştırmalarında, etnik sınıflandırmada kenarda köşede bırakılır ve bir de “barbar” sıfatı ile tanımlanırız. Bozkırlarda, prehistorik devirlerden beri bir devamlılık gösteren ve inkâr edilemeyen yakın bağlarla zincirlenen kültürler Türkler’in orijini midir? Bu soruya objektif olarak verilecek cevap şüphesiz “EVET olacaktır. Çünkü tarih yazarken satırlar tahrif edilebilir; ama, tarihin temelini oluşturan arkeolojik belgeler inkâr edilemez. Makalenin Tamamı

KELT'LER (CELTIC, HELVETIANS )

Resim
  Sn. Mehtap Dede Kodaman'ın Doktora Tezinden Dr. Emine Sonnur Özcan Kültür Tarihi Açısındanİskit-Türk Aynılığı Kitabından Keltlerin Türk-İskit Türk-İskit olduğuna dair Yunan tarihçi Plutarch (MS 64-120) şunları yazmıştır: En uzak denizlerden ve Kutup bölgelerine kadar geniş bölgelerden Azak denizinin doğusundaki İskit topraklarına ulaşan Keltler bu topraklarda İskitlerle karışır. Ülkelerinden bir anda çıkmazlar fakat ordu güçleri olarak her yıl yazları ilerlerler ve tüm kıtayı aşarlar. Her biri farklı isimlere sahip olduğu halde tüm ordular ortak bir adla anılır: Kelto-İskit ordusu ye da eskiden Yunanlılarca bilindiği haliyle Kimmerler , İskit halklarının küçük bir parçasıydı. İskitlerle savaştılar ve Azak denizinden Asya’ya gittiler.   Türk-İskitlerin yaşam tarzlarına ilişkin olarak Eski Yunan ve Roma halkının sözcüleri durumundaki yazarlarca öykülenen “soyluluğun” dayanıklılık, kanaatkârlık, ve dolayısıyla özgürlük hissiyle kendiliğinden doğan bir cesur olma duru...

TÜRKÇE İLE AÇIKLANAN ETRÜSKÇE KELİMELER

Resim
  Le Baron Carra de Vaux, Çeviren: Mehmet Bayrakdar Türk Kültürü Dergisi Sayı 503-504 SACRUM: Doğu Türkmencesinde, gizli, muhafaza edilmiş, gizlenmiş anlamına ăâúlâ-maq'tandır. Kök, Doğu Türkçesinde daha az kullanılır; bununla birlikte onda,  sâqînmaq (sakınmak) ,  bekçi anlamına sâú-tchi mevcuttur. SOLEMNİS : Gerçek Âri etimolojisi yoktur. Modern kimselerin de kabul ettiği Festus'un,  solus,  δλος (her) ve  annus (yıl) kelimeleri yardımıyla "Her yıl yapılan" anlamındaki eski açıklaması savunulamaz. Burada Türkçe, daha isabetli ve kolaydır: Doğu Türkçesinde halk yemeği, sultanların ve emirlerin verdiği bayram yemeği anlamına  şîlân (chîlân- şölen);  neşe ve mutluluk anlamına  şînlik (Chînlîk);  Osmanlı Türkçesinde şenlik (chénlîk)  kelimeleri vardır. Latincede "o" harfi, Türkçe  "î"  sesine karşılık gelir. IDUS, CALENDAE : Türkçe, kolay ve şahane bir biçimde bu iki kelimenin etimolojisini doğru olarak...

DAMGALAR

Resim
  Dr. Osman Mert   Sınırlarını, yollarını, sahip olduğu önemli kodları damgalarla işaretleyen, kalıcı kılan, tekrarlayan Türk boyları, söz konusu kavramlarla diğer / öteki kültürlerden kendilerini ayırarak / tanımlayarak boylar arasındaki bağları oluşturan kültürel kodları korumuş, zenginleştirmiş ve tarihî süreçte “millet kavramı”na ulaşmıştır. 21. yüzyılda bile halı, kilim, bıçak, kama gibi eşyalara, mezar taşlarına, heykellere işlenen damgalar, Türk boylarının / milletinin en önemli ortak kodları arasında yer almaktadır. Ticarî ve kültürel etkileşim gibi (boylar arası, ve kültürler arası) ilişkilerde yazının yanı sıra (marka, imza gibi) kullanılan damgalardan hareketle bugün bile Türk boylarının yaşadığı coğrafyayı belirlemek, hangi boyun hangi coğrafyada hüküm sürdüğünü ortaya koymak mümkündür. Zira farklı nedenlerle coğrafya değiştiren Türk boyları gittikleri yerlere damgalarını da taşımışlardır. Kağanlık damgası gibi çok özel bir takım damgalar hariç boy ve...

SÜMERLİLERİN KÖKENİ VE KÜLTÜRÜ

Resim
  Sümer Kraliçesi Şubat / Puabi (Atamın Sözü) Prof. Dr. İlhami Durmuş Sumerliler Mezopotomya’nın yerli halkı olmayıp, buraya M.Ö. 3500 yılları dolaylarında dışarıdan gelmişlerdir. Fakat onların Mezopotamya’ya nereden geldikleri henüz kesin olarak belirlenememiştir. Bu hususta bilim adamları tarafından birçok görüş ileri sürülmüştür. Bunlar arasında en kuvvetlisi, Sumerliler’in Mezopotamya’ya Aral gölü çevresinden, yani Orta Asya’dan geldikleri şeklinde ileri sürülen görüştür. Bu görüşte olan bilim adamları, Sumerliler’in eski Türk topluluklarından biri veya Türklerle ilgili bir kavim olabileceği kanaatine varmışlardır. Öte yandan, Sümerlilerin dilleri de bu görüşü destekler mahiyettedir. Zira, Sumerce yapı bakımından Türkçe’nin de dahil olduğu “eklemeli” veya “bitişken” diller grubu içerisinde yer almaktadır. Sumerce ile Türkçe’yi kelime yapısı, kelime türetme, cümle ve kelimenin isimleştirilmesi, bağlaçsız sıralama ve kuralları, zincirleme kuralları, fiil ve isim cümleleri, ço...

SÜMERLİLERİN KÖKENİ

Resim
  Prof.Dr. Ekrem Memiş M.Ö. 3500’lerde Güney Mezopotamya’ya gelerek buradaki köy kültürünü şehir kültürüne dönüştüren S ümerlil li erin Orta Asya kökenli olduklarına artık şüphe kalmamıştır. Filolojik açıdan da Türkçe ile akraba bir dil konuşan Sümerliler, 7 yerleştikleri yeni vatanlarında (Mezopotamya), belki de coğrafi faktörlerin zorlaması neticesinde, yukarıda da belirttiğimiz gibi, emekte ve nimette müştereklik esasına dayanan yeni bir rejim meydana getirmişlerdi. "Mabet Sosyalizmi” ya da "Teokratik Sosyalizm” adı verilen bu rejimin uygulanmasının kaçınılmaz bir sonucu olarak da yazıyı keşfetmişlerdi. 8 Eğer Sümerlilerin Türklüğü kabul edilirse, ki biz bu kanaatteyiz, o zaman, dünya medeniyet tarihinde son derece önemli bir yer işgal eden ve tarihi devirlerin başlamasını sağlayan yazıyı icad etme şerefi Türklere ait olacaktır. İşte bu yüzdendir ki, Avrupalı otoritelerin büyük bir çoğunluğu, bu şerefi Türklere lâyık görmedikleri için, Sümerlileri Hint-Avrupa kökenli...

TÜRK'LER VE MED'LER

Resim
  Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar Medler M.Ö 4500 yıllarında Sakalardan ayrılarak bugünkü Azerbaycan bölgesinde Mata (Mada) adındaki önderlerinin başkanlığında bir beylik olarak tarih sahnesine çıkmışlardır. Bugünkü Hemedan’ı başşehir olarak ilan ederek M.Ö 2500 yıllarında I. Dahaku başkanlığında Med İmparatorluğu denen bir imparatorluk kurmuşlar ve uzun geniş bir coğrafyada, birçok kavme hükmetmişlerdir. Son Med kralı Astiyages’ın (Efrasyap, Alp Er Tunga) kızından torunu I. Cyrus M.Ö 522 veya 520 yıllarında bir ihtilalle dedesini tahttan ederek, İmparatorluk Pers İmparatorluğu adıyla I. Darius’un Ahamenid Devleti’ni kurmasına kadar aynen devam etmiştir. Pers İmparatorluğu denmesinin nedeni I. Cyrus’un babası Cambyse’in Persli olmasındandır. Başta Babilli tarihçi Berosus (M.Ö. 3.yüzyıl) olmak üzere bütün eski tarihçiler ile özellikle de 19. yüzyılda Persepolis ve Asur yazıtlarını çözen E. Norris, Fr. Lenormant, Sir H.C. Rawlinson, J. Oppert, I. Taylor, N L. Westergaard, F. de Saulc...