Kayıtlar

İSLAMİYETTEN ÖNCE KAFKASYA’DA TÜRKLER

Resim
  Kaynak Yrd.Doç.Dr. Zekiye Tunç Türklerin Kafkasya ’daki varlığı Proto Türk kavimleri ile ilişkilendirilen MÖ IV. bin yılına tarihlenen Nalçık mezarlığı kadar eskidir diyebiliriz. Kurgan yapma geleneği Türklerde eski çağlardan itibaren mevcuttu. Bu sebeple Asya’daki Türk kurgan yapılarına Kafkasya’da da rastlanılması bölgeye kuzeyden göçlerin olduğu yönünde olasılıkları doğurmuştur. Türkler yayıldıkları bölgelere kültürlerini taşımışlar ve kendilerinden izler bırakmışlardır. Kurgan geleneğinin yanında balbal ve benzeri dikili taşları içeren kültür varlıklarını batıda İberik yarımadasından doğuda Moğolistan’a kadar geniş bir alana yaymışlardır. MÖ III. binyıla tarihlendirilen taşlar Kırgızistan , Kazakistan, Kafkasya, Altay, Sibirya, Tuva yöresi ve Moğolistan gibi bölgelerde bulunmuşlardır. Türklerin kültür mirası olan kaya resimleri Kafkasya’nın bir parçası olan Doğu Anadolu’nun çeşitli yerlerinde tespit edilmişlerdir: Erzurum’da Cunni, Kars’ta Camuşlu, Geyiklit...

TÜRK MİTOLOJİSİNDE ALTINDAĞ VE AKDAĞ

Resim
  Nikolaj K. Roerich 'in "Orta Asya'nın Sesi" Tablosu Prof.Dr. Bahaeddin Ögel Türk Mitolojisi II (MEB Yayınları : 2205, İstanbul 1977) Kitabından Yüksek dağlar Tanrıların yeri olarak kabul edilirdi. Bu inanış, Türkler arasında çok yayılmıştır. Bu konu ile ilgili kayıtları, eski İran kaynaklarında bile bulabiliyoruz. Biliyoruz ki eski Türkler, ölen Türk büyüklerini, yüksek dağ tepelerine gömerlerdi. Altay dağlarındaki rastlanan kurganların çoğunun, yüksek dağlarda bulunmasının bir sebebi de bu idi. Bazı dağlar da, böyle Türk büyüklerine mezarlık ettikleri için şöhret bulmuşlardı. Meselâ Göktürk yazıtlarının bahsettiği "tinesi oglı yatıgma tag", yani "Tinesi Oğlu'nun yattığı dağ", bunlardan birisidir. Eski Türkler, çok yüksek dağlara "Kan" adını verirlerdi. Uygur iline yakın, çok yüksek bir dağa da " Altun-Kan " derlerdi. "Altın" gibi dağlardan da, çok söz edilirdi. Gö...

ESKİ BİR TÜRK BOYU MÜYTENLER

Resim
  İskit (Saka) Türklerinin Prensi Altın Adamın Başlığı " Saukele " ve Günümüzdeki Gelin Başlığı Haline Dönüşmüş Şekli Prof. Dr. Ahmet Nahmedov     Yoğun olarak Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti ‟nin Tahtakapır ve Muynak bölgeleri ile Özbekistan‟ın Semerkand bölgesinde yaşayan ve ayrıca Afganistan ve İran‟da da yaşadıkları bilinen Müytenler gerek dil ve antropolojik özellikleri, gerekse gelenek, görenek ve halk kültür açısından ilginç özellikler göstermektedirler. Yüzyıllar boyunca Karakalpaklar ile aynı coğrafyayı ve kaderi paylaşmalarına rağmen kendilerini farklı bir boy olarak görmüş; 20. yy. başlarına kadar endogami (iç evlilik) ilişkilerini tercih etmiş; eski tarihlerini ve şimdiki vatanlarına göçlerini efsanelerine yansıtmışlardır.   Efsaneler bir Türk boyu olarak Müytenlerin Doğu‟dan Batı‟ya değil tam tersi Batı‟dan Doğu‟ya göçlerini anlatmaktadır ve asıl bu açıdan ilgimizi çekmiştir.   Müyten efsaneleri sadece bu etnik grubun değ...

CHOU'LAR VE BU DEVİRDE TÜRK'LERDEN GELEN "GÖK DİNİ"

Resim
  Konfiçyüs Türk müydü? Dr. Muhaddere. N. Özerdim. En yeni araştırmalara dayanan W. Eberhard ise, Çin’de çok büyük bir medeniyet kurmuş olan Chou’ların ( M.Ö. 1050-247 ) bir Türk kabilesi olduğunu, ailede pederşahi (ataerkil) bir sistem getirdiklerini ve “Gök Dinine sahip oldularını ve kültürlerinin Yang Shao kültürüne çok yakın olduğunu kabul eder. Yaklaşık olarak M.Ö. 2500 yıllarında Çin’de tek bir devlet ve tek bir uygarlık şekli görülmeden önce, ayrı ayrı yerli halkların yaşadığını görüyoruz. Belirlenen bu 6 yerli kültürden birisi kuzey-batı yani proto-Türk kültürüdür ki, sonradan çoban kültürü olmuştur. En önemlisi hayvanları at idi. Evleri yuvarlak çadırdı. Dinler gökle ilgili astral bir karakter taşımakta idi. Bu kültürün merkezi Kansu, Shensi idi. Bu kültürü taşıyanların bu günkü Türklerin ataları olduğunu tespit edebiliyoruz. Makalenin Tamamı Çin’de Türk Medeniyetinin Kıdemi

HİPPOS İLE HİPPACE (İSKİTLERİN TÜRKLÜĞÜ)

Resim
İskitler hakkında bilgi veren önemli kaynaklardan birisi de Hippokrates ’in eseridir. MÖ 460-377 tarihleri arasında yaşayan Hippokrates, antik adıyla Kos, günümüzdeki adıyla İstanköylüdür. Kendisine tıptaki başarılarından dolayı “tıbbın babası” unvanı verilmiştir. Kendisinin tıp alanında derlemiş olduğu “Corpus Hippocraticum” adlı büyük eseri, günümüze kadar ulaşmıştır. Hippokrates’in yukarıda adı geçen eserinden başka kitapları da bulunmaktadır. Bunlardan biri de “ Havalar, Sular ve Mevkiler ” adlı eseridir. Bu eserin Grekçe aslıyla birlikte Fransızca tercümesi, Hippokratous, Hippokratous to peri aeron, hydaton, topon..., Parisioi, 1816’da neşredilmiştir. Ayrıca, “The Loeb Classical Library” serisi içinde, Grekçe aslıyla birlikte İngilizcesi verilmiştir. Bu çalışma W. H. S. Jones tarafından yapılmıştır. Türkçeye henüz tercümesi yapılmamış olan bu eserin, bazı bölümleri Galip Ataç’ın “İskitlerde Hekimlik” adı altında yapmış olduğu bir çalışmasında verilmiştir. Hippokrates, “Hava...

KİMMERLERİN TÜRKLÜĞÜ

Resim
  Kimmerlerden Kaldığı Düşünülen Sinop Eski Tersane Kapısı Petroglifi Prof. Dr. Necati DEM İ R Kimmerler , Ural-Altay kökenli bozk ı r göçebelerinin bat ı koluna mensupturlar. Eski Çağ'daki Türk Kültür Tarihi 'nin ilk temsilcilerindendir. Arkeolejik bulgulardan elde edilen bilgiler, onların ilk Türk devletlerinden biri olduğunu ortaya koymaktadır . M.Ö. II bin yıl başlarından itibaren M.Ö. 8.yüzyıla kadar merkezi Kırım olmak üzere Karadeniz 'in kuzeyinde yaşam ı şlardır . Frig Devleti 'ni yıkan Kimmerler, batı yönde Lidya Devleti'nin sınırına yaklaşırlar. Daha sonra İç Anadolu'da bir bozkır devleti kurarlar. Oradan Karadeniz sahillerine ulaşırlar. Amasya Gümüşhacıköy'ün eski ismi olan K ı meri , büyük bir ihtimaller Kimmerlerin mirasıdır. Sinop ve çevresinin onlar tarafından ele geçirilmesi antik kaynaklarda anlatılmaktadır. Kimmerler, Karadeniz Bölgesi'nde doğuda Trabzon ,batıda Karadeniz Ereğlisi'ne kad...

FRANK’LAR, MAKEDONLAR, TRUVALILAR (TROYALILAR ),TÜRKLER

Resim
  ATEM Askeri Tarih Şube Müdürlüğü Tarih Uzman ları Nurcan ASLAN, Fatma İLHAN Ortaçağ’ın tarihçilerinden olan Fredegar ; Romalılarla birlikte Frankların, Makedonların ve Türklerin de aynı soydan geldikleri hakkında iddiaların olduğunu bildirmektedir. Fredegar’a göre, Truva’dan kaçanlar birkaç gruba ayrılmış, bir grup Makedonya’ya giderek Kral Philippos ile oğlu Büyük İskender zamanlarına kadar çok güçlü bir askerî kuvvet oluşturmuştur. Diğer bir grup da kendilerine Francio adlı bir kral seçerek “Frank” ismini almış ve Avrupa’da Ren, Tuna ve deniz arasına yerleşmiştir. Ayrıca Makedonların da aynı soydan geldikleri kabul edilmiş ve bağımsız bir şekilde yaşadıkları belirtilmiştir. Fredegar, Türk halkının da Truvalıların soyundan geldiğini belirterek: ”Bunlar (Türkler), Frankların yaptıkları sayısız savaşlar sırasında Asya'da dolaşıp, nihayet Avrupa'ya girdiklerinde onlardan ayrılıp, okyanus ile Trakya arasında Tuna kıyılarına yerleşen koludur. Bunlar kendilerine Torquotus ad...