DEDE KORKUT HİKAYELERİNİN TÜRK PLASTİK SANATLARA YANSIMASI


Doç. Dr. Lale Avşar İSKENDERZADE

Türk kozmolojisinde orman ve ağaçların özel yeri olmuştur. Ağaçlar av sembolizminde, doğaya tapınmada, kam törenlerinde Dünyanın Direği, Hayat Ağacı, Kozmik Ağaç, Dünya Ağacı veya Orman Ruhunu Taşıyan Ağaç şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Avrasya kültür ortamında Hayat ağacı ile Kadın arasında bir bağlantı söz konusudur. Bu yakınlığın en yaygın hali üst kısmı kadın, alt kısmı ağaç olan tasvirlerdir. Kadın figürü tüm ilkel toplumlarda bereket, doğurganlık, sonsuz yaşamın simgesi olmuştur. Ağaç ise kökleri ile yerin derinliklerine, budaklarıyla göklere uzanarak, yer ve gök arasında duran ve bu iki unsuru birbirine bağlayan, aynı zamanda hayatı ve ölümü, canı ve ruhu, karanlığı ve ışığı kendinde birleştiren evrensel, kozmik bir varlıktır. Bu açıdan baktığımızda ağaç sonsuz hayat, yaşam sürekliliği simgeselliği ile kadın sembolizmiyle örtüşmektedir. Yakutlar Ağacın her şeyin anası olduğuna inanıyorlardı.(Beksaç,2006,s.80)) Yine Yakutlarda doğum ve hayat tanrıçası olan Humay Ana kutsal kayın ağacı altında oturmaktadır ve çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar bu ağaca tapınarak ona kurbanlar vermekteler.(Vasilyev,1996,s.128) Yakut kadınlarının üzerlerinde Umay Ana’nın sembolü olan ağaç boncuklar bulundurmaları da bilinmektedir.(Geybullayev,1999,s.216)

Türk mitolojisinde ağaçtan türeme motifi örneği olarak Oğuz Kağan ikinci evliliğinin ağaç kovuğundan çıkan bir kızla yapılmasını göstermek mümkündür. Ağaçtan türeyiş efsaneleri toplumların çok ilkel dönemlerinde, ağaçların hiçbir müdahalesiz, kendi kendine büyüyüp, beslendiklerine inanıldığı zaman oluşmaları varsayılmaktadır. Er-Sogotoh destanında Hayat Ağacı’nın dokuz kollu olup, dokuz kat göğe yükseldiği geçmektedir. Bu ağaç şifa ve ölümsüzlük vermektedir. Diğer taraftan Er-Sogotoh’un ağaçtan eş istemesi bugün de devam eden ağaçlara bez bağlayarak dilek tutma geleneğine işaret etmektedir.

Türklerde en erken dönemlerden başlayarak tenha yerlerde biten, diğerlerine göre daha büyük veya daha sağlam olan ağaçlara özel ilgi ve önem verilmekteydi.

Eski Türklerde Kayın ve Ardıç ağaçları kutsal sayılmaktaydılar. A. İnan’a göre her şaman ayin yaparken yanında kayın ağacı bulundururdu. Kamlar ağacı gökyüzüne ulaşmak için bir merdiven olarak kullanılıyorlardı. Başka bir rivayete göre, gökteki ebedi kamın kapısı önünde bir ağaç dikiliydi.

Bu ağacın dallarında kuş biçiminde ruhlar otururmuş ve yerde bir çocuk doğduğu zaman, ağaçtan bir kuş koparak aşağı iniyormuş. Türklerde yurt kurma töreninde dikilen ağaç veya orman, aynı zamanda kurucu sülalenin hükümdarlık simgesi ve tanrı payesi olan ata ruhlarının makamı sayılıyordu. Milattan sonraki dönemlerde orman etrafında at koşturma ayini Tabgaçlar’da eski bir gelenek olarak biliniyordu, orman olmadığı yerlerde ise toprağa dikilen söğüt dalları etrafında üç defa dönülüyor ve kurban veriliyordu. Bu tören sonbahar dönemi yapılmaktaydı.(Esin,2001,s.160-161)

İslamiyet sonraki dönemlerde de ağaç kültü ile ilgili inanışlar devam etmiştir. Kuran’da adı geçen zeytin, incir, hurma ve nar ağaçları kutsal ağaç listesine dahil olarak, bunlarla ilgili rivayetler oluşmuştur.

Türklerde eskiden beri üstünde kuş yuva kurduğu ağacı kesmek günah sayılırdı. Anadolu’da ise birde tarihi değeri olan ağaçlar da vardır, Bursa’daki Geyikli Baba’nın ve de Sultan Orhan’ın diktiği çınar ağaçları gibi. Bunlar Osmanlı’nın uğur ağaçları olarak görülür ve korunmaktadırlar.

Makalenin Tamamı

Dede Korkut

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GÖKTÜRK DÖNEMİ KIYAFETLERİ

ANTİK MISIR VE TÜRKLER

AMERİKA'NIN TÜRKLER TARAFINDAN KEŞFİ