ANTİK MISIR VE TÜRKLER
Mısır
tarihinin başından başlayan metodik tarihî bir yazı yoktur.
Heykellerde, ehramlarda, mabetlerde görülen zafer menkıbeleri,
özgeçmişler, kral emirnameleri, idarî muhaberat, şahsî akitler
yegâne belgelerdir. Dinî eğilimlerin tesiri altındadır. bütün
bu metrûkatın tetkikinden sonra, olan biteni ve hanedan
saltanatlarını bir metot dahilinde tespite imkân doğmuştur.
Nil
vadisinin delta kısmını ilk işgal edenler, Orta Asya'dan muhtelif
yollarla ve birbiri ardı sıra gelmiş olan Türk kabileleridir.
Bunlar bütün Türklerin çoğunluğu gibi brakisefal idiler. Bu
insanların tipine, Akdeniz havzası tipi diyenler vardır. (A.Moret.
Le Nil et la Civilisation Egyptienne, s. 44.)
Bu
benzeyiş Adalar denizi havzasının asıl ahalisinin de Türk
olmasındandır. Bu tip yanında dolikosefal samî ve hamîler de
vardır.
Bunlarla
sonradan karışılmıştır. Bu sebeple Mısır'da şimdiye kadar
bulunan iskeletlerde ve heykellerde brakisefal ve dolikosefal
tiplerinin her ikisi tespit olunmuştur.
Türkler,
Nil vadisine gelip yerleştikleri zaman muazzam ziraat ve sulama
usullerini, hayvancılığı ve çeşitli maden sanatlarını çoktan
biliyorlardı. Bundan başka sosyal bir teşkilatları da vardı.
Mısır'da seri ilerleme ve medeniyetin nedenlerini bunda aramak
gerekir.
Mısır'ın
ilk ahalisini oluşturan aile ve kabilelerin ayrı ayrı -bayrak
makamında - birlik işaretleri vardı. Bunlar kurt, şahin gibi
hayvanların ve güneşin levhalar üzerinde çizilmiş resimleri
veya bir hayvan derisi üzerine resmedilmiş çapraz oklar vs. gibi
şeylerdi.
Bu belirtiler kendilerine kutsallık yüklenen
birtakım semboller idi. Kabileler reis tarafından idare
olunurdu. Bu reislere Saru derlerdi (Kelime, " Saru-Han"
daki saruya benziyor ). Daha sonra bu kabileler birleştiler. İşgal
ettikleri araziye Nome (El ) dediler (Nome, El karşılığıdır.
Buradan arâziye nispeti vardır. Ülkedir. )
Kabilelerin,
bazı sembolleri, Mısır medeniyetinin sonuna kadar, Nomelerin
isimleri olarak kaldı. Semboller zamanla tanrı makamına çıkarıldı.
Bu tanrılar, diğer taraftan da Saruların üstünde, yegâne
reisler ve krallar olarak tanındılar. Tanrı-Kral.
Nomeler,
evvela birçok krallıklar halinde bulundular. Sonra bütün
krallıklar, bir kralın etrafında birleştiler. Antik Mısır
sosyal heyeti, bir devlet haline geçmiş oldu. Mısır tarihi
milattan 4-5 bin sene evvelinden başlar.
Tarih devrinin tanrılarından Horus, Hathor gibi bir kısmı;
mahalli sembollerin üstünde genel, milli tanrılar makamındaydılar.
(Horus=Hor=Hr
şekillerinde yazılmıştır. Or=Ur, Türkçedir, sema güneş
manasına da gelir. Oğus = Oğur kelimeleri de Horus'a dönüştürülmüş
olabilir. Haathor, Hatun-hor olmalıdır. Gerçekte ikinci,
birincinin karısıydı. )
Horus,
güneşi, doğuyu, doğu ufuklarını ifade eder ve bir doğan
(şahin) ile temsil edilirdi. işte bu tanrılar adına, Mısır
medeniyetinin ilk kurulduğu, Delta'da hükümet yürütülürdü.
Yukarı Mısır, tanrı Set adına başkaları tarafından zapt
edildi. ( Se, türkçe "yer" demektir. Yer tanrısı ve
karanlık tanrısı olan Set'in manaca münasebeti görülüyor.
)
Tanrı
Horus adına birçok krallar tarafından yürütülen Mısır
saltanatı, M.Ö. 3315 tarihine kadar 7-17 asır devam etti.
Horus'un
ünvanı, Ağa ve Kaan gibi ünvanlardan biri idi.
(âa-ahâ
ve Ka-Kha-Qâ şekillerinde yazılmıştır. Le nil et la
civilisation Egyptienne s.135. Bu kelilemeler Büyük ve Han
manalarına olan Ağa ve Kaan olmalıdır. )
Prenslere
" Atı-Ağa" denirdi.
(Bu
kelime "Hati-â şeklindedir. Ati, tabirinin eski Türkçede
yeğen manasına geldiği anlaşılıyor. Gerçekte, bunlar
hükümdarların oğulları değil, yeğenleriydi: (Orhun Abideleri
Necip Asım B., s.84, 137, 140 ) Türkçede Ana da ata demektir. Bu
manada da münasebetlidir. Türk lûgatı, H.Kâzım B.
Saray
kadınlarına "Khet Hor" unvanı verilirdi. Tinis
krallarının, saraylarına büyük ev manasına " Per âa "
denilirdi (Le nil et la civilisation Egyptienne s.159 ).Burada da âa
Ağa büyük manasındadır.
Pharaon
unvanı Per âa'dan çıkmıştır.
Türkler,
tarihten çok zaman evvelden beri Mısır'da yerleşmiş ve tarihe
yakın devirleri orada yaşayarak Mısır medeniyetini kurmuş ve
tarih devirlerini açmıştır. Mısır'da ilk medeniyet ve tarihi
devlet, Türkler tarafından kurulmuştur. O devrin düşünüş
biçimi olarak inandıkları ve kendilerinden sonra da kuvvet kaynağı
olarak inanılmakta devam edilen tanrıları Horus adına
saltanatlarını yürütmüşlerdir.
Tinis prensleri, saltanatı almak için, yüzlerce yıl
uğraşmışlar ve sonunda başarılı olabilmişlerdir.
Tinis sülalesi kolları
bağlı bir Asyalının başına, taptıkları bir balığın sopa
ile vurduğunu, resmetmekle iftihar etmişlerdir. ( A. Moret et
G.Davy, Des Clans aux empires, s.62, şekil 9 )
Samî Mısırlılar,
milattan, 1.400 sene evveline kadar krallarına Asyalı ve Eti
Türklerinin galibi ünvanı vermekle onları büyütmek gayretini
gütmüşlerdir. (A. Moret et G.Davy, Des Clans aux eempires, s.62 )
Samî'lerin bu ruhi
halleri incelemeye değer.Mısır samîlerinin
medeniyet ve saltanatlarına kondukları Türklerin, Mısır'da
mevcudiyetlerine delalet edebilecek tüm belgeleri ortadan kaldırmak
için ellerinden geleni yaptıklarından şüphe etmemek gerekir.
Firavunlardan önce medeniyetleri ve büyük hizmetleri muhakkak
olanların medeniyet ve tarihlerini Firavunlar tarafından yapılan
ehramlarda ayrıca ve kendilerinin olduğu gibi kaydetmemiş olmaları
bu fikri doğrular ( Moret, Le Nil et la civilisation Egyptienne )
Bu sebeple Mısır
medeniyetinin hakikî kurucularına, medenî insanlığı götürecek
yol, Asya'nın ilk medeniyetinin daha iyi tanınması
olacaktır.(Gustave Feugéres Les Premières Civilisations, s.28.)
Yorumlar
Yorum Gönder