TÜRKLERİN UZAKDOĞU SİYASİ VE KÜLTÜR TARİHİNE ETKİLERİ

 

Bezeklik Bin Buda Mağarası Duvar Resimlerinde Uygur Prensesi, "AsiatischeKunst" Müzesi Berlin

 

Prof. Dr. Alimcan İnayet

Tang/T’ang Hanedanlığı dönemi Çin tarihinin en parlak dönemlerinden biridir. Bu dönemde Çin, gerek siyasi, gerek askeri, gerekse kültürel bakımdan dünyanın süper gücü idi. Bu süper gücün oluşumunda, Türklerin rolü asla küçümsenemeyecek kadar büyük olmuştur. Çin tarih kitapları ve tarih araştırmaları bunu net bir şekilde göstermektedir.  

Türklerin Tang/T’ang Hanedanlığı döneminde, Çinliler üzerindeki kültürel etkileri ise şaşırtıcı boyutlardaydı. Sinolog Edward Schafer’e göre, Türk kıyafetleri, Türk yemekleri ve Türk müziği Tang/T’ang Hanedanlığı toplumunda bir tutku hâline gelmişti. Özellikle Shen-yang ve Luo-yang Türk modasının en yaygın olduğu şehirler arasındaydı. Toplumda Türk kıyafetleri taklit ediliyordu. Erkekler ve kadınlar sefere çıktıkları zaman, özellikle ata bindikleri zaman “Türk kalpağı” giyerlerdi. M. S. 7. yüzyılın ilk yarısında soylu hanımlar başörtüsü olan ceketleri seviyorlardı. 

Şapkası ve peçesi birlikte bulunan bu tür kıyafete o dönemde “mu-li” denirdi. Gerçekte bu, güneş ışığı ve yağmurdan koruyan şapkaya benzer bir kıyafet olup, yüz ve vücudun büyük bir kısmını örterdi. Bu, kibirli hanımların hem kimliğini saklamalarına yarar hem deonları kaba insanların meraklı nazarından korurdu. M. S. 8. yüzyılın ilk yarısında, kadınlar başlarına Türk kalpağı giyer, hatta güzel makyajlı yüzlerini ortaya çıkarıyorlardı. Erkeklerin ata binerken kullandıkları kıyafet ve çizmeleri giyerek, sokaklarda kamçı çalıp at koşturuyorlardı. 

Bin Buda (Dunhuang) Mağarasında Tang Hanedanlığı Dönemi Uygur Duvar Resmi.Tang'ın Uçuşu


 M. S. 8. yüzyılda saray hanımları arasında “Uygur saç modeli” yaygınlaşmıştı. Türk yaşam tarzını takip etme uğruna bazı soylular pek de rahat olmayan çadır hayatına katlanıyor, hatta şehir içerisine bile çadır kuruyorlardı. Şair Bai Ju-yi, kendi avlusuna iki gök çadır kurdurmuştu. Misafirlerini çadırda ağırlar, onlara çadırın yararlarını anlatırdı. Şehirdeki çadırlarda ikamet edenlerin içerisinde en ünlülerden biri, Yüce İmparator Tang Tai-zong’un oğlu Li Cheng-qian idi. Veliaht Cheng-qian gündelik yaşamın her alanında Türkleri taklit etmeye çalışırdı. O sadece Türkçe konuşur, Çince konuşmazdı. Üstelik saraya gerçek gök çadırı kurdurmuştu. Kendisi de gerçek Türk kağanı gibi giyinir, çadırın önündeki kurt başlı bayrağın altında oturur, haşlanmış kuzu etlerini bıçağıyla sıyırarak yerdi. Ona hizmet eden köleler de Türk elbisesi giyerlerdi. 

Türk Beçkem'i

O dönemde, Tang/T’ang Hanedanlığı’nın tebaasına dışarıdan gelen yiyecekler arasında, en yaygın olanı değişik biçimdeki küçük “Türk börekleri” idi. Bunların içerisinde susamlı “zheng-bing”(aralarına yağ sürülerek yapılan bir tür katlama börek) ve “jian-bing” kişilerin beğenisini kazanmıştı. O dönemde Türkçe konuşmak da popüler olmuştu. Tang/T’ang Hanedanlığı mensuplarından bazı kişiler Türkçe konuşuyorlardı, hatta o dönemde aydınlar arasında kullanılan “Türkçe-Çince Sözlük” bulunuyordu. Ayrıca Tang/T’ang Hanedanlığı’na ait bazı şiirlerde, Türk şarkılarının Tang şiiri üzerindeki etkileri de görülüyordu. Tang/T’ang Hanedanlığı dönemindeki bu Türk modasından rahatsız olan bazı kişiler de vardı. Tang/T’ang Hanedanlığı fermanla bu tür davranışları yasaklamaya çalıştıysa da bir faydası olmamıştır.

Makalenin Tamamı

***

Çin’de Türk Medeniyetinin Kıdemi
Atatürk'ün Yazdırdığı "Türk Tarihinin Ana Hatları" Kitabından

Derleyen : B.Tarhan

Çin'de eski yerlilerin eseri olmayıp istilacı bir kavim tarafından getirilmiş ve tarihin bildiği en eski medeniyetlerle eş zamanlı bir medeniyetin varlığı gerçekleşmiştir.(1) Bu medeniyetin Mısır'dan veya Elam'dan gelmiş olabileceği hakkındaki teori, bugün için tarihi uzmanların (Sinolog) hiçbiri tarafından kabul edilmemektedir. O halde bu medeniyet nereden gelmiş ve kimler tarafından getirilmiştir ? Çin'de kazı yapan heyet başkanı tarihçi ve arkeolog  Andersson, Kansu ve Honan'da çıkan eserlerle Hazar doğusunda anav kazısında bulunanları karşılaştırarak, bunların aynı medeniyetten doğma olduğunu, Çin'de bulunan ve kaynağı Türkistan olan bu medeniyetin büyük göç kafileleri ile önce Kansu çevresine oradan bütün Çin'e yayıldığını iddia ediyor. (2)  Bu büyük göçün nedeni Orta Asya Türklerinin uğradığı iklim değişikliği ve artan kuraklıktır.

Aynı alanlarda kazı ve inceleme yapmış olan Arne: "Çin'de keşfedilen ilk medeniyet eserlerinin batıdan gelen medenî ve medenîleştirici müstevliler tarafından getirildiğini" söylüyor. (3)

Tarihçi Sinolog Karlgren; Honan ve Mançurya'da bulunan Neolitik devir eserlerinin, belki Çin yerlilerinin en ilkel medeniyetlerine ait  olabileceğini, fakat, bu medeniyetin, Çin'in batısında ırk bakımından Çin yerlisi olmayan bir kavmin getirdiği daha yüksek medeniyetin etkisi altında gelişmiş olabileceğini belirttikten  sonra yüksek medeniyeti le Çin yerlisini taş devrinden çıkararak gelişmeye sevk etmiş olan bu kavim, "Hiç Şüphesiz Türk Irkına Mensuptu !"  diyor. (4)

Bezeklik Bin Buda Mağarası Duvar Resimlerinde Uygur Prensi, "AsiatischeKunst" Müzesi Berlin

 

Bütün geniş Çin ülkesi birdenbire medenileşmemiştir. en eski zamanlarda medeniyet, yalnız kuzey tarafında idi ve Sarı Irmak havzasının küçük bir kısmıyla sınırlıydı. taraflara buradan yayılmıştır. (5)

Tarihi, zamanımızdan 9000 sene evveline kadar çıkarılan bu önemli medeniyet (6) Orta Asya Türklerinden yalnız Çin'e değil, aynı zamanda Mezopotamya, Mısır ve Hint'e dahi geçmiştir.Önce Mısır ve Mezopotamya'da son yıllarda Hint'in kuzeyinde ve Hazar çevresinde bulunan  sanat eserlerindeki ortak nitelikler (7) Türk medeniyetinin yayıldığı alanın yalnız Çin'den ibaret kalmamış olduğunu göstermektedir. Sir Aurel Stein, Raphael, Pumpelly, Andersson,Arne, Richthofen, Karlgren, gibi bilim adamları, Orta Asya'nın eski medeniyetlerin anayurdu olduğunda birleştirmektedir.

 

Tarih ve arkeoloji üstadlarının vardıkları şu sonuca bakılarak kuvvetle hükmedilebilir ki, arkeolog Pumpelly'e göre, milattan 9000 yıl evvele çıkan Türk ana (Anau, Anav) medeniyeti, Mezopotamya, anadolu ve Mısır'a nasıl ve hangi sebepler altında  gitmiş ise, kuzey Çine de aynı surette ve aynı sebepler yürütüşü ile gelmiştir. Eski Türkelinin batı tarafından ayrılanlar, Hint'e, Anadolu'ya, Mezopotamya'ya geçmişler, doğu tarafında bulunanlar da sonradan Çin adı verilmiş olan alanlara inmişlerdir. Kuzey Çin'in ana yurda en yakın olması ve iklim, toprak ve saire gibi tabiat şartlarının Türklerce şüphesiz Mezopotamya ve Mısır gibi uzak ellerden daha iyi bilinmesi dolayısıyla, Türk medeniyet tohumunun saçıldığı alanlardan en kıdemlisinin burası olabileceğini söylemek mümkündür.

Birinci Sülale Hiya'lar (M.Ö. 2202-1766): Bu sülaleyi kuran Yu son imparator Şuen zamanında on beş yıl başvekillik etmiş bir devlet adamı idi ve Türk ırkına mensup idi. (8)

İkinci Sülale (M.Ö. 1766-1122): Bu sülale de Hiya'lar gibi Türk ırkına mensuptur.Kiye'ye Galebe çalarak bu hanedanı kuran Tang, cesur, girişgen, atılgan bir adamdı.

Üçüncü Sülale Çeu'lar (M.Ö. 1122-256): Çeu sülalesinin birinci hükümdarı "Cenkçi Kral=Su Vang" Türk nesline mensup idi. (9)

(1) Andersson ve Arne'in Çin Türkeli, Kansu, Honan, Mançurya'da yaptıkları kazı.

(2) I. Andersson, An early Chinesse culture, 1923      II. Andersson, Preliminary report on archeological research in Kansu, 1925, (Marcel, Granet, La Civilisation Chinoise).

(3) Arne, Painted Stone Age Pottery from The Province of Honan, China, 1925.

(4) Karlgren, Compte rendu des publications d'Anderson, 1924.

(5) Henri MAspéro, La Chine Antiqué, c.1, s.5

(6) Washington Üniversitesi profesörlerinden Herbert H.Gowen, Hist.de l'Asie, 1929, s.18.

(7) MArcel Granet, La Civilisation Chinoise 1929, Andersson ve Arne; Richthofen; Renée Grousset, l'Hist. de l'Ext. Orient, c.1, 1929

(8) De guignes, meşhur tarihinde (c1, Fasıl II, s.21.not)

(9) Chavennes, Les Memories historiques, III, 26; Richthofen, China, c.1, fasıl8, 1877-1913

***

Çince’deki Türkçe Kelimeler

Türk Kültürünün Çin Kültürü Üzerindeki Etkileri

Çin Seddinin Yapılış Nedeni Hakkında Farklı Bir Görüş

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GÖKTÜRK DÖNEMİ KIYAFETLERİ

ANTİK MISIR VE TÜRKLER

AMERİKA'NIN TÜRKLER TARAFINDAN KEŞFİ