Kayıtlar

Eylül, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BAŞINI BAĞLAMAK (EVLENMEK- EVLENDİRMEK )

Resim
  Yrd.Doç.Dr. Hatice Şirin User "Bağla" , Suci Yazıtı’nda eble - “evlendirmek” fiiliyle koşma (hendiadyoin) oluşturduğu için, eble - fiiliyle eş veya yakın anlamlıdır. bağla - fiilinin eski Türklerde evlilik töreni ritüelleriyle ilişkisi, Çin kroniklerine yansımaktadır. Çin yıllıklarında kayıtlanan Çin’in kuzey komşuları hakkındaki bilgiler bu konuda bazı ipuçları vermektedir. Yıllıklarda, Bay-Ci kavminin düğün törenleriyle ilgili “Kadınların saçları uzun örgülüdür. Düğünden sonra ikiye ayırarak başlarına sararlar.” kaydı bulunmaktadır. Hyung-Nu’ların doğusunda konumlanan Vuhuanların evlilik gelenekleri ise “Kadınlar evlendikten sonra uzun saç bırakırlar ve düğümlerle yukarıya bağlarlar.” biçiminde betimlenir. Makalenin Tamamı

PAZIRIK HALISININ ŞİFRELERİ

Resim
  Hermitage Müzesinde Bulunan Pazırık Halısı Doç.Dr. Haluk Berkmen Pazırık tepesi Altay dağlarında, birbirlerine oldukça yakın duran birçok kurganın bulunduğu bir bölgedir. Bu kurganlardan bazıları kazılmış ve içlerinden yüzüne çıkarılmıştır. 1949 yılında arkeolog Sergei Rudenko bu belki de dünyanın en eski halısını bulmuştur. Pazırık halısı olarak ün salmış olan bu açıklanması gereken birçok şifre vardır. Halının dokunuş tarihi kimi araştırmacılara göre M.Ö. 5ci yüzyıl, kimine göre M.Ö. 3cü yüzyıldır. Halının ebadı 183X200 cm olup halıda 360.000 düğüm bulunmaktadır. Bu düğümlerin çok özel oldukları ve onlara “Türk düğümü” dendiğini düğüm olup çok sağlam ve uzun süre dayanıklı bir düğüm şeklidir. Bu düğüm İran düğümünden farklıdır, zira İran düğümü tek düğümdür. Bu özelliğiyle Pazırık halısının bir İran halısı olmadığı, bir Türk halısı olduğu anlaşılmaktadır.  Makalenin Tamamı Anadolu Türk Halı Sanatının Kaynakları Pazyryk...

BALKANLAR'DA OSMANLI ÖNCESİ TÜRK İZLERİ

Resim
Kaynak   Prof. Dr. Muzaffer Tufan Türkler, Balkanlarda Slavlar kadar eski bir yerli halktır. M.S besinci, altıncı, yedinci yüzyıllarda Avar ve diğer Türk kavimleri Slavların önderleri ve eğiticileri, savaşlarda ise müttefikleri olmuşlardır. Türkçe'de Avar kavminin adının anlamı "dik kafalı" demektir. Eski çağlardan kalma anıtları ve kalıntıları ilmî açıdan inceleyen arkeologlar Macaristan, Bulgaristan ve Yugoslavya'nın bazı yerleşim yerlerinde Avar Türklerinin izine rastlamışlardır. Örneğin, Sırbistan'daki ÇELAREVO bölgesindeki yapılan arkeolojik kazılarda Avar mezarlıkları keşfedilmiştir. Günümüzde Adriyatik sahilindeki Bar-Tivar adlı Karadağ şehrinde ise Avarlar ve Karasöz Yörüklerinin kaynaşmasından meydana gelmiş Türkçe konuşan bir nüfus mevcuttur. Balkanlar'da Avar, Peçenek , Oğuz ve Kuman Türkleri ile gelen bir yenilik vardır. Her şeyden önce yarımadanın, nehir, göl, dağ, yayla, tepe, va...

EFSANE TÜRK KADINI

Resim
  MÖ 5. yüzyıla tarihlendirilen Grek seramiği üzerine resmedilmiş kement atan Amazon. Seramik kutunun bir mücevher kutusu olduğu düşünülmektedir. Mississipi Üniversitesi Müzesi, ABD. Dr.Emine Sonnur Özcan İskit-Türk savaşçı kadınlarının Grek dünyasındaki ünü ve etkisi Roma ve erken Hristiyanlık dönemlerinde de devam etmiştir. Örneğin, Kelt asıllı Roma tarihçisi Pompeyli Trogus’un (MÖ 1. yüzyıl) yazdığı tarihteki bilgileri aktaran Justinus (MS. 3. yüzyıl), İskit erkeklerinin kurduğu krallıkların kıymetinin, kadınlarının kurduğu krallığa göre değerlendirilmesinin güç olduğunu şöyle kaydetmiştir. “ Büyük ve şanlı İskitleri anlatmaya kökenleriyle başlayalım. Çünkü onların ortaya çıkışı imparatorluklarından daha az etkileyici değil. Üstelik kadınlarının kurduğu krallık, cesur faaliyetleri açısından erkeklerinin krallıklarından daha meşhurdur. İskit erkekleri Part ve Baktria krallıklarını ;kadınları ise Amazon krallığını kurdular. Dolayısıyla erkekleri mi yoksa kadınla...

İSKİTLERİN KÖKENİ

Resim
  Kul-Oba Kurganından Çıkarılan İskit Geyiği Hermitage Müzesi Prof. Dr. İlhami Durmuş Yaklaşık olarak M.Ö. 8. yüzyılda tarih sahnesine çıkan ve bu tarihten M.S. 2. yüzyıla kadar hâkimiyetlerini devam ettiren İskitler, doğuda Çin seddinden batıda Tuna nehrine kadar uzanan geniş bir sahada varlıklarını yaklaşık olarak 1000 yıl gibi oldukça uzun bir zaman diliminde korumuşlardır. Onlar bu coğrafyada Atli Kavimler Medeniyetini oluşturan kavimlerin ana grubunu meydana getirmiştir. Oldukça geniş coğrafyaya yayılmış olan İskitler değişik kavimler tarafından tanınarak onların kaynaklarına geçmişlerdir. Bundan dolayı İskitlerin adı Grek kaynaklarında Skythai, Pers kaynaklarinda Saka ve Çin kaynaklarında Sai (Sak) olarak geçmiştir. Antik kaynaklar ve arkeolojik buluntular sayesinde İskitlerin kökenleri de araştırılmaya başlamıştır. Eskiden bu yana en kuvvetli görüş olarak İskitlerin Türklüğü fikri gitgide daha fazla taraftar bulmuş ve bilim adamları çeşitli yönleriyle meseleyi ...

TÜRK VE AMERİKAN YERLİLERİ ŞAMANLARININ (KAM’LARININ) GİYSİLERİ

Resim
  Sibirya Türkleri Şaman Giysilerinden Yrd.Doç.Dr. Ahmet Ali Arslan Üzerinde araştırma yaptığımız konuya Avrupa ve Amerikalılar “şamanizm”, Ruslar “şamantsvo” diyorlar. Altay, Hakas, Tuva Türkleri “kam”, Saha-Sire Türkleri “oyun”, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Afganistan Türkleri “bahşı” veya “bakşı”, Buryatlar ve Moğollar “bo”, Eskimolar “angakok”, Kuzey Amerika yerli kızılderilileri “puhakut” diyorlar. Sibirya “tayga”larında yaşayan Türk şamanlarının ruhlarının kendi bedenlerinden çıkarak başka ruhlarla buluşması, gökyüzüne yükselip ve yeraltı dünyasına eyahat ederek yerin yedi kat derinliğine inmesi, oradan sağ olarak geri dönüp tekrar canlanması, gördüklerini etrafındakilere anlatması; bizlere Sibirya’da yaşayan Kuzey Türk şamanizmi dairesi içinde yaşayan Türk şamanlarının ruhlarının çifte görev yapabilecek karaktere sahip olduğunu göstermektedir. Yapmış olduğumuz saha araştırması sırasında, Orta Asya ve Sbirya’da yaşayan Türk şamanizminin p...

BOZKIR KÜLTÜRÜ ÇEVRESİNDE AT, GÖÇER-EV, DEMİR

Resim
  Türk Atı Ahal Teke   Prof Dr. İlhami Durmuş  Bozkır kültürü özellikleri itibariyle diğer kültürleden farklılık gösterir. Coğrafi çevre ve iklim kültürün farklı olmasında önemli etkenler olarak görülür. Bu kültürün özellikleri de diğer kültürlerden oldukça farklıdır. Özellikle bozkır kültür çevresinde at, göçer-ev ve demir özel bir yer tutar. At, bozkırda yaşayan Türklerin yaşam biçimini gösterir. Ava at üzerinde girmek, sürüleri at üzerinde otlatmak ve akınlara at üzerinde katılmak gerekir. Dolayısıyla at Türklerin sosyal, siyasi, iktisadi, dini ve askeri hayatında hep ön planda olmuştur. Türkler atı binek hayvanı olarak kullanan ilk milletti Dünyanın Bilinen İlk Pantalonu   At biniciliğinden dolayı Pantolon ve ceket Türklerin icadı olup modern kıyafetin de temelini oluşturmaktadır. Türkler at sayesinde geniş çoğrafyalara ulaşarak, oralarda hakimiyet kurabilmişlerdir. Türklerin hayatında atın önemini yazılı kaynaklardaki...

TÜRKLER, RUSLAR VE BULGARLAR

Resim
  Wiki-Kaynak Prof. Dr. Muzaffer TUFAY Türk, Rus ve Bulgar münasebetleri oldukça eskiye dayanır. Bu ilişkilerde oldukça karmaşık ve birbirine zıt ekonomik menfaatler önemli role sahiptir. Kafkasya, Kırım, Anadolu ve Balkanlar Doğu ile Batı arasında her zaman önemli bir buluşum noktası oluşturmuştur. Değişik ırk, medeniyet ve dine mensup insanların buluştukları bir merkez olması hesabı ile, bölge çok hassas dengeleri de ihtiva etmektedir. Türkler bu bölgelere değişik zamanlarda gelmişlerdir.  Kuman Türklerinin Kurduğu Kumanova Kenti-Makedonya Kaynak : Wiki   Bir kısmı Karadeniz'in kuzeyinden inerek Romanya'yı geçmek sureti ile Bulgaristan ve Makedonya'ya ulaşan Şaman Türklerdir. Bir kısmı da Horasan'dan gelip Anadolu üzerinden Balkanlara ulaşan Müslüman Türklerdir. Böylece, Türkler, bu bölgelere değişik zamanlarda muhtelif bölgelerden gelerek yerleşmişlerdir . Bu suretle Ruslar ve Slav kökenli Bulgarlardan önce Türkler bu y...

OSMANLI HAKİMİYETİNE KADAR DOĞU KARADENİZ

Resim
  Prof.Dr. İbrahim Tellioğlu M. Fahrettin Kırzıoğlu’nun (Yukarı Kür ve Çoruk Boylarında Kıpçaklar) Kıpçaklarla ilgili araştırması,M.Ö. VII. yüzyılda bölgeye geldiği bilinen Kimmerlerden ,1267-1578 arasında Ahıska-Çıldır'da hüküm süren Ortodoks Kıpçaklara kadar Doğu Karadeniz bölgesine yerleşen Türkler ve Türklere akrabalıkları söz konusu olan kavimlerle ilgili önemli bir çalışmadır. Bu konuda bilgi bulunan kaynakları titizlikle inceleyen Kırzıroğlu, Kimmer ve İskitlerin Türk olduğu tezinden hareketle Doğu Karadeniz bölgesindeki Türk varlığını bu topluluklarla birlikte başlatmış, yöredeki bazı yer ve kavim isimlerine dayanarak, aynı dönemde Afşar, Halaç, Yazgur gibi Türk gruplarının da bu mıntıkaya yerleştiğini iddia etmiştir. Aynca yazarın Sasper, Taok ve Halybler'in İskit boyları olduğu yönündeki tespiti, bu topluluklann yaşadığı bölgenin İskit yerleşim alanına dahil olmasını göz önüne alan bazı araştırmacılar tarafından doğrulanmaktadır. Bütün bunlarla birlikte, Kıpçakla...

TATAR TÜRKLERİ

Resim
  Cahit ALPTEKİN Moğollar arasındaki “Tatar” adı bir Moğol boyunu ve Moğolistan sahasındaki Türk-Moğol boylarını ifade etmekteyken Türk dünyasında, özel olarak Kıpçak bozkırlarında, ortaya çıkan “Tatar” adı ise Kıpçak Türklerini ifade etmektedir. Artı olarak bugünkü Moğolistan sahasında ise, geçmişte Tatar olarak adlandırılmış Otuz Tatar, Dokuz Tatar gibi Türk kabilelerinin yaşamış oldukları bilinmektedir. Kıpçak sahasını fetheden Batu’nun ordusunun büyük bir kısmını yine Türkler oluşturmuşlardır ve orduda çok az sayıda bulunan Moğollar, Deşt-i Kıpçak sahasındaki Türklerle karışarak kısa sürede eriyip gitmişlerdir. Ele geçirilen ülkede de, ele geçiren orduda da azınlıkta olan bir grubun sayıca ve kültürce üstün olanlar arasında Türkleşmesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Kazan’daki, Kırım’daki Türkler Kıpçak Türkçesiyle anlaştılar, anlaşırlar ve Karadeniz’in kuzey sahasında yaşayan Türklere “Tatar” adı Ruslar tarafından verilmiştir.   Çarlık devrinde Ruslar, ele geçirdikl...

HAZAR TÜRKLERİNİN SANATI

Resim
  Bizans İmparatoriçesi, Hazar Prensesi Çiçek (Tzitsak) Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu Hazar sanatı ve gelenekleri, dönemin diğer büyük devletlerinde de etkili olmuştur. Örneğin MS. 732 yılında, Bizans imparatoru V. Constantine'in bir Hazar prensesiyle evlenmesi Bizans sarayında etkili olmuş ve bir Türk modasının meydana çıkmasına yol açmıştı. Hatta prensesin çeyizi içinde gelen bir elbise, uyandırdığı hayranlık nedeniyle erkeklerin törenlerde giydiği elbise olarak kabul edilmiştir. Koestler'in söylediğine göre prensesin Türkçe adı “Çiçek" den alınarak bu elbiseye “çiçakyon" (Tzitzakion) denilmişti. Söz konusu prenses Bizans sarayında Eirene ismiyle vaftiz edilmişti   Hazar Kemer Tokaları Karadeniz'in kuzeyinde, Hazar Denizi'nden Dinyeper Havzası'na kadar uzanan topraklarda (630’dan sonra) devlet kuran Hazar Türklerinin Türk kültür ve sanat tarihinde büyük bir yeri vardır. Hazar arkeolojisine dair buluntular genellikle Saltovo-Mayaki medeniyeti olar...

BOYLA VE BAGA UNVANI

Resim
  Prof.Dr. Saadettin Gömeç Türklerden haber veren yabancı ve yerli vesikaları incelediğimizde, devlet içerisinde siyasi ve askeri açılardan olmak üzere birtakım rütbe ve unvanların bulunduğunu görürüz. Ülke ve millet hayatından sorumlu kişiler bu rütbeler ve makamlarına göre diğer şahıslardan ayrılmakta idiler. Tarihimizin ve kültürümüzün temel başvuru belgeleri arasındaki Kök Türk Yazıtlarından olan Bilge Kagan Kitabesi ile Tunyukuk Yazıtı’nın I. Taşında bir “Boyla Baga Tarkan” unvan grubuyla karşılaşmaktayız ki, bunlar şöyle veya böyle devletin ayguçısı, yani danışmanı, aynı zamanda da veziri Tunyukuk ’la ilgilidir. Başında bulunduğu orduların sevk ve idaresi, bunun neticesinde de Kök Türk Kaganlığının ele geçirdiği başarılar, onun ne denli büyük bir komutan olduğunu da gösterir ki, zaten yeniden toparlanış hareketi sırasında Tunyukuk’un Apa Tarkan , yani başkomutan unvanını da taşıdığını biliyoruz.Nasıl ki, meşhur Kapgan Kagan’ın oğlu Tonga Tigin , öldükten sonra unutu...

BİLGE TONYUKUK, APA TARKAN , BOYLA BAGA TARKAN

Resim
  Tonyukuk Yazıtı Prof.Dr. İlhami Durmuş Bilge Tonyukuk Gök Türk döneminin en büyük devlet adamlarındandır. Onun almış olduğu çeşitli ad ve unvanlar arasında kaynaklarda en çok geçeni Bilge Tonyukuk’tur. Bilge adı “hakim, akıllı, bilgin, alim” anlamına gelmektedir.Bilge en büyük unvanlardan biridir. Bilge, kağan ve hatunlarda da kullanılmış en önemli unvandır. Tonyukuk adının da bir unvan olduğu bilinmektedir. Bu kelimenin “tun” ve “yugruş” kelimelerinden oluştuğu anlaşılmaktadır. Buradan Tun-yuku/Tun-yugruş kelimesi “ilk halktan vezir”, “ilk halk arasından çıkmış vezir” anlamına gelmektedir. Bilge Tonyukuk’un “Boyla Baga Tarkan” ve “Apa Tarkan” unvanlarından da söz edilmektedir. Çeşitli ad ve unvanlar alan Bilge Tonyukuk Çin’de doğmuş ve ömrünün önemli bir kısmını orada geçirmiştir. Daha sonra Türklerin bağımsız olarak varlığını sürdürdüğü bozkır çevresine gelmiştir. O, bir devlet adamı olarak Kutlug İlteriş Kağan, Kapgan Kağan ve Bilge Kağan ile çalışarak Türk devl...

TÜRK KÜLTÜRÜNDE KAPLUMBAĞA

Resim
  Kaplumbağa Kaide Üzerinde Terhin (Taryat) Yazıtı Prof.Dr. Esma Şimşek Evrendeki en eski canlılardan biri olan kaplumbağa, özellikle evini sırtında taşıması ve çok uzun ömürlü bir hayvan olması sebebiyle Türk inancında uğurlu ve kutsal sayılmış, devletin gücünü,koruyuculuğu, ölümsüzlüğü, bilgeliği, mutluluğu, sabrı, azmi, istikrarı, sonsuzluğu vs. gibi birçok konuyu simgelemiştir. Kaplumbağalar, Türk halk kültüründe de çeşitli özellikleriyle yer almaktadır. Bunlar arasında; yağmur yağdırma, nazardan korunma, çeşitli hastalıkların tedavisi, halı ve kilim motifleri, takılar vs. sayılabilir.  Ayrıca halk edebiyatı türleri içerisinde de kaplumbağalara geniş yer verilmiştir. Bu çalışmada; Türk dünyasında anlatılan efsaneler içerisinde; “insanın kaplumbağaya dönüşmesi” motifinin yer aldığı metinler değerlendirilmiştir. Tespit edilen efsanelerin büyük bir kısmında, kaplumbağanın önceleri insan olduğu, ama daha sonra ya Tanrının bir cezas...

TÜRK MİMARİSİNDE “KOZMİK EKSEN” TASARIMLARI

Resim
  Turgay Yazar Türk kozmogoni mitleri incelendiğinde, Türk tarihinin her döneminde kutsala ulaşmak amacıyla tasarlanan kozmik bir eksenin varlığı saptanabilmektedir. Bu eksen, Türklerin dini anlayışlarındaki ve evren tasarımlarındaki değişimlere bağlı olarak çadır-hükümdar otağı veya köşkü, tapınak, mezar yapısı, hükümdar şehri, kozmik dağ, kozmik ağaç, kozmik, sütün veya ok gibi farklı sembollerle ifade edilmiştir. Bu sembollerin bir kaçının aynı dönemde birlikte kullanılması saptanabilen bir durumdur. Türklerin en eski kozmolojileri gök ve yer olarak iki ana kozmik bölgeden oluşmaktadır. Bu tasarıma göre, ekseninde kutup yıldızı bulunan kubbe şeklindeki gök, dört köşe olarak düşünülen yeri örtmektedir . Bu kozmik tasarım çadırla sembolize edilmiş ve göçebe çadırı bir evren modeli olarak algılanmıştır. Coğrafî yönler de dikkate alınarak kurulan çadırların temel özelliği, tepelerinde gök penceresi olarak adlandırılan duman deliği ve altında ocak bulunmasıdır . Ateş ve duma...

TÜRK DESTANLARINDA EVREN TASARIMI

Resim
  Gök, Yer ve Arasında İnsanı Betimleyen Ön Türk Kaya Resmi; Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu; "Türk Mitolojisinin Ana Hatları" Kitabından Yard.Doç.Dr. Mustafa ARSLAN Türk evren tasarımının, üç katmanlı ve birbirini tamamlar mahiyette bütüncül özelliğe sahip bir sistem şeklinde oluştuğu söylenebilir.  “Gök”, diğer katmanların ve varlıkların ilk oluşumlarının da kaynaklandığı “ideal yasa ve düzen”in temel kaynağı ve merkezidir.   “Yer altı”, esasen bu merkeze dahil olmakla birlikte, ondan “ideal yasa ve düzen”e uymayan özellikleri sebebiyle ayrılan güçlerin mekânı, karanlıklar âlemidir.   “Yeryüzü” ise, her iki katmana ilişkin özelliklerin ve varlıkların yer aldığı; bunlar arasındaki mücadelenin yaşandığı nesnel ve aynı zamanda geçici dünyadır. İnsan, üzerinde yaşadığı dünyada hem akla dayalı, hem de tasarımlarıyla oluşturduğu bilgi sistemine bağlı olarak yaşanan bu mücadeleye katılır ve edinimlerini çeşitli anlatma...

ERGENEKON (ERGENEKUN)

Resim
  İbrahim Çallı'nın Ergenekon 1 ve Ergenekon 2 Tabloları Prof. Dr. Saadettin Gömeç Aradan yıllar geçti, Türkler buraya sığmaz oldular. Artık Ergenekun ( Kunların çoğaldığı, ergenleştiği yer-Halkın çoğaldığı yer) adı verilen bu kutlu yurttan çıkmak gerekiyordu. Çünkü onlar yıllarca atalarından çeşitli hikâyeler dinlemişlerdi. Yaşadıkları, çoğaldıkları bu yurdun dışında bir zamanlar atalarının hükmettiği çok geniş ülkeler vardı. Burada durup oturmak onlara yakışmazdı. Türk’ün yaradılışının bir gayesi bulunuyordu. O sadece ok çekip, kılıç sallayan bir kavim değildi. Tanrı onu yeryüzünde adaleti ve düzeni sağlasın diye göndermişti. Dürüstlüğün ve iyi ahlâkın timsali olması amacıyla vazifelendirmişti. Bu görevlerini icra etmesi için yeniden dünyanın içine dalmalıydı. Fakat buna bir engel vardı. Bu geniş ovadan kurtulmanın yolunu bilmiyordu. İçlerinden akıllı bir demirci çıkıp, kendisinin plânı bulunduğunu söyledi. O, dağın bir yerinde demir...