Kayıtlar

Kasım, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TÜRKİYE’DE GELENEKSEL KIRSAL KONUT PLANLARINDA GÖÇEBE TÜRK KÜLTÜRÜ İZLERİ

Resim
  Türk Çadırı Yurt Doç.Dr. Abdullah KÖSE Türk kültüründe ev kurmak, evreni (makrokozmos) yeniden kurma (mikrokozmos) anlamındadır. “Konut, insanın tanrıların model yaratısı olan Evren’in Yaradılışını taklit ederek kendine kurduğu evrendir” ve “yeni bir başlangıca, yeni bir hayata eşdeğerdir. Öyle ki göçebeler çadırlarını algıladıkları gök kubbeye benzetmişler, otağın içini dünyanın yönlerine göre düzenlemişlerdir. Çadır kubbesindeki deliği (tünlük/tüynük/çevlik/tepelik) göğün kapısı olarak kutsallaştırmışlar, yerleşik evde ise bunu baca deliği ile devam ettirmişler, hatta bazen göçebe çadırında olduğu gibi tepe penceresi kullanılmıştır. Türklerde dünya dört ana yöne göre düzenlenmiş olup, doğu “’ileri’, yani yüzümüzü döndüğümüz yön idi”. Genelde çadırın kapısı güneye bakmakla birlikte, özellikle törenlerde çadırın kapısı kutsal sayılan doğuya açılırdı. “Doğunun unsuru ağaç idi”. Kara çadırda odalık bölümü sağ (batı), ev bölümü ise sol (doğu) taraftadır. Günümüzde bu kültürün izl...

TÜRK KÜLTÜRÜNDE DÎNÎ RAKSLAR

Resim
  Saymalıtaş Kam'ı (Şaman'ı) Yrd. Doç. Dr. Serdar UĞURLU Diğer topluluklarda olduğu gibi Türkler de zaman içerisinde, kendi dini mûsikîlerini, şiirlerini ve âyinlerini oluşturmuş bir millettir. Türklerin en eski dönemlerden itibaren şiirin, musikinin ve dansın birlikteliği ile icra ettikleri âyinleri, İslam ile birlikte şekil ve muhteva değiştirmiş ancak kesintiye uğramamıştır. Mevlevî sema âyinleri bu bağlamda eski gelenekten neredeyse tamamen uzaklaşmış ortodoks bir yapıya ulaşmışken, aynı şeyi Alevî-Bektaşîlikteki semah âyinleri için söylemek zordur. İslam ile birlikte Allah’ın ceza verici ve gazap edici tarafındansa, Türkler daha çok seven ve kabul eden tarafını düşünerek, dini âyinlerini düzenlemeye devam etmişlerdir. İslam sonrası ortaya çıkan bu tavrın ilk izlerine, daha önce de temas ettiğimiz üzere Kırgızistan’daki Saymalıtaş kaya resimlerinden ulaşmak mümkündür. Çünkü Türklerin, yaratan ile var olan kuvvetli bağları, O’na bir şekilde ulaşma arzuları, eski dönemde ...

TÜRK KÜLTÜRÜNDE DAĞ

Resim
  Kaynak Prof. Dr. Fuzuli Bayat Eski Türklerin mitolojik inanç sisteminde önemli bir yer tutan dağ, orman, dere ve ağaç, mitolojik yer ana kompleksine girmekle birlikte zamanla iye kategorisi bağlamında değer kazanmıştır. Doğada her bir nesnenin iyesinin bulunması ve onların her birinin farklı özelliklerinin olması dağ kültünde de görülür. Nitekim dağların ve obaların yalnız kendi iyelerinin değil, aynı zamanda diğer ruhların da barındığı yerler olduğu etnografik verilerle tasdik edilmektedir. Bu nedenledir ki dağ, taş kültü Türk mitolojisinde ritüellerinin yapıldığı ıdık (Kansız kurban, Kutsal, Tanrı için salıverilmiş-gönderilmiş) mekanlar olarak bilinirler. Türk halklarının hemen hemen hepsinde görülen dağ kültü mitolojide taş ve oba kültüyle sentez halinde bir durum sergilemektedir. Dağ ve onunla eşleştirilen dağ iyesi yalnız bir doğa kültünün terkip kısmı olmakla kalmaz, aynı zamanda türeyiş mitinin de özelliklerini yansıtır. Nitekim boyların, soyların ve kabilelerin bire...

TRAKLAR, TİRASLAR VE TÜRKLER

Resim
  Prof.Dr. Cengiz Karaşarlı Traklar da Akdeniz ve Doğu Avrupa’nın diğer kavimleri gibi M.Ö. birinci milenyumun sonuna kadar Romalılar ve Yunanlılar trafından asimile edilmişlerdi. Batılı araştırmacıların Trakları İndo Avrupalı ilan etmelerine karşın, 13 ve 14. yüzyılın İskandinav araştırmacıları açıkça Trakları açıkça“Türk” olarak tanımlamışlardır. Tiraslar Eski iskandinav yazarlar, efsanevi Tiras’ları “Türk kökenli Trakların ilk yerleşimcileri” olarak tanımlamışlardır. Tiras tanımlaması, Hazar Türklerinin dokümanlarında; Hazar, Avar , Oğuz , Bulgar , Savir, Bizal, Tarna Türklerinde kullanıldığı hali olan ve Etrüsklere Yunanlılarca verilen isim olan “Tir-s” şeklinde geçer.    Bizal Diğer tanınmış bir bir Türk boyu olan Bizal’larden Hazarlar “kardeş” tanımlaması ve Bisalt adı ile söz ederler. Bu isimlendirmedeki “t” harfi, Tirkut, Soyut, Oyrot örneklerinde olduğu gibi türk boy isimlerini çoğul hale getirmek için kullanılmış Türkçe bir eklemedir. Ta...

İSKİT, ETRÜSK, HUN TÜRKLERİ

Resim
  İskit Türklerinin Eserlerinden, Kul-Oba Kurganı, Kerç Yarımadası, Kırım Adile Ayda “ Türklerin İlk Ataları” Kitabından İskitlerin Türk soyundan olduklar ı na dair deliller Bizans kaynaklarında da vardır. Bu kaynakla rı n en önemlisi, Bizans İmparatoru ikinci Justinus tarafından, M.S. 568 de, Batı Göktürk İmparatoruna elçi olarak g ö nderiIen Zemarkos'un yolculuğunu ve Türk İ mparatoru tarafından kabul edilişini anlatan tarihçi Menander'in eseridir. Fransız bilim adamı Edouard Chavannes'in bu kaynaktan yararlanarak, Ba tı Göktürkleri hakkında yazmış olduğu eserde, İskitlerle Türklerin aynı kavim olduları Bizanslıların gayet iyi bildiklerini gösteren c ü mleler vardır. Bunlardan ikisini misal göstermekle yetineyim : I - Zemarkos Bizansa döndükten sonra kendi lmparatoruna şunları söyler : “ Bugün Türk adını verdi ğ imiz millete Eskiden İ skit denirdi” 2 - Türk Hakanının Orhon harfleriyle yazılmış mektubunu imparatoruna sunarken de, Zemarkos şöyle der: "Bu mekt...

İKİNCİ KÖK-TÜRK SÜLÂLESİNİN TAMGASI "KOTUZ"

Resim
  Sn. Nuray Bilgili'den Prof. Dr. Emel Esin kinci Kök-Türk sülâlesinin tamgası olan Kotuz’un en doğru şekli, sülâleden olan Yollug Tigin’in, Köl Tigin’ in kitabesine eli ile çizdiği halidir. Tamga’da ucunda sorguç olan, çok uzun kuyruğunu havaya kaldırmış bir boynuzlu hayvan gözükmektedir. Bu hayvan bazı araştırmacıların sandığı gibi dağ keçisi değil, Doğu Asya’daki bütün cihangir sülâlelerinin ongunu olan ve kuyruğunu kaldırarak saldıran boğanın, boynuzları arkaya dönük “kotuz” cinsidir. Sayın Nuray Bilgili'den Oğuz Kağan Heykeli'nde Kotuz-- Türkmenistan

5000 YILLIK SÜMER TÜRKMEN BAĞLARI

Resim
Begmırat Gerey Sümerologların hemen hemen hepsi Sümer diline temeli Ural-Altay dillerinden oluşan bitişimli Agglutinativ (iltisakî) dil grubunda yer veriyorlar. Onlardan birkaçı Sümer dilini Ural-Altay dilleri veya Türk dili ile doğrudan doğruya akraba sayarak, hatta ona Proto-Türk dili diyerek adlandırmaktadır. Meselenin diğer bir önemli yönü ise, tarihçiler ve sümerologların çoğunluğunun Sümerlilerin Orta Asya’dan (Türkistandan) Mezopotamya’ya göçüp gelmiş olmasının altını çizmeleridir. “Dünya Sanatının Büyük Tarihi” adlı eserin Sümerlilerle ilgili bölümünde şöyle satırları görüyoruz: “Tahminen M.Ö. 3000’li yıllarda Güney Mezoptamya’da Sümerlilerin hüküm sürmesi başlıyor. Onlar Hazar Denizi’nin ötesindeki çukur yerlerden (çöllerden) gelme ihtimali güçlü olan Asyalı halktır. Sümerliler oradan kendileri ile yüksek düzeyde gelişmiş tarım teknolojisini getirmişlerdir.” Makalenin Tamamı *** Dr. Bahattin Dartman Sümer dili, Sami ve Hint-Avrupa dilleri gibi tasr...

BERG VE BERGAMA

Resim
  Kaynak Halikarnas Balıkçısı'nın "Hey Koca Yurt" Kitabından Miletos'tan kuzey, Çanakkale'ye doğru gidilirken, Mysia'ya varılır. Bergama kenti o yol üzerindedir. Eski adı " Hisar" demek olan "Pergamon"du. Örneğin " Troya Pergamon'u" dendikte, "Troya Hisarı" anlaşılır. "Perg" ya da "Perge" az buçuk ötüş değiştirerek Almancada "burg" ya da "berg" olur. Hamburg "Ham'ın Kalesi", Heidelberg de "Heidel'in Kalesi, Hisarı" demektir. Türkçe'de de eş anlam taşıyan bir kelime vardır: "Berk" ve "berkitmek" diye. "Sağlamca kapatmak" demektir. Sözgelimi bir dükkancı, dükkanının kapısını kapar ama daha güçlü bir kapanış isterse, "Dükkanın kapaklarını indirdim ve berkettim" der. Bergama kenti yüksek bir dağ ve o dağın eteklerini kapsar. Pergamon Antik Kentinden Almanya'y...

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE BÜROKRASİ

Resim
  Çiçi Yabgu Necati Gültepe Apa: Kitâbelerde büyük baba ve atalar manasında kullanıldığı gibi, sayın veya büyük anlamına gelen bir unvan olarak da taşınmıştır. Apa Tarkan gibi. Bu, Türklerde aile teşkilatı ile ilgili kelimelerin (atabeg, ağa, dayı gibi), devlet hayatında unvan olarak kullanılması ile ilgili en eski misâldir. Yenisey Kitâbelerinde apa'nın, yine unvan olarak, yaygın bir şekilde kullanılmış olduğu görülür. Baga: Büyük unvanlardan olup daha çok Tarkan unvanı ile birlikte taşınıyor. Beg: Kitâbelerde asiller manasında kullanılmıştır. "Dokuz Oğuz bodunu ve beyleri bu sözümü iyice işit sağlamca dinle." Bilge: Bilgili, akıllı demek olup en büyük unvan veya en büyük unvanlardan biridir. Bilge, kağanlar ve hatunlarca en çok tanınmış unvanların başında gelir. Boyla: Eski bir unvan olduğu ve Proto-Bulgarca kullanıldığı söyleniyor. Tonyukuk'un unvanları arasında boyla'da görülüyor. Bilindiği gibi Boyla Slav dillerine de girmiştir. Buyr...

TÜRK UYGUR KÜLTÜRÜNDE TUFAN’IN KUŞLARI: KIRLANGIÇ VE GÜVERCİN

Resim
  Kam (Şaman) Davulunda Kuş Yrd. Doç.Dr. Adem ÖGER Arş.Gör. Serkan KÖSE Türk mitolojik inanç ve düşünce sisteminde, kuşlar farklı işlevlerle karşımıza çıkmaktadır. Türk boylarının yaratılış mitlerinde çeşitli kuşlar yer almaktadır. Örneğin; Yakutların, Yenisey veya Altayların yaratılış mitlerinde kaz, kuğu ve kırlangıç gibi kuşlar yer almaktadır. Kamların (Şamanların) davullarında kaz, kartal gibi kuşlar yer alır. Şamanizm inanışında, ölen kişilerin ruhunun kuş suretine dönüştüğü bilinmektedir. Ölen kişilerin ruhlarının bir kuş olarak göğeuçmaları, Türklerde oldukça yaygın bir düşüncedir. Camiü’t-Tevarih’te 24 oğuz boyunun her biri için bir kuşun “ongon” olarak yer aldığı bilinmektedir. Her boyun kendisinin tanınmasını sağlayacak bir arma/simge olarak bayrağında bulundurduğu kuşu vardır.   İslam inancıyla birlikte kuşları yüceltme devam etmiş ve onlar daha çok dinî olay ve şahıslara bağlı olarak değerlendirilmiştir. Uygur Türkleri arasında özellikle güvercin, kırlangıç, bü...

ÇAĞDAŞ AZERBAYCAN RESİM SANATINDA ESKİ TÜRK DAMGALARININ ETKİSİ

Resim
  Gün ve Ay Tanrısı, Turfan Manehizm Kitabından Dr. ilham Enveroğlu Kaya tasvirleri, Azerbaycan sanatının en eski ve zengin kaynaklarından biri sayılmaktadır. Azerbaycan’ın Gobustan, Kelbecer, Gemikaya, Abşeron bölgelerinde, yaşı M.Ö. 10-9. Bin yıllardan Orta Çağa kadar süregelen, zengin kaya çizimleri mevcuttur. Bu tasvirlerse ilkel insanların yaşam biçimleri, av sahneleri, dini vb. Ritüel karakterli ayinler, çeşitli yabani ve evcil hayvanlari kozmogenik işaretler, boy-soy ve kabile damgaları yer almaktadır. Ayrıca bu çizimlerin, Orta Asya, Ural, Karelya, Sibirya ve Kırım yarımadasında bulunan kaya tasvirleri ile benzerlik taşısa da, daha çok Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da tespit edilmiş kaya çzimleriyle aynı karakterli oluşu ve benzer sitilistik özellikler taşımasıyla arkeologlarınn dikkatini çekmektedir.  Damgaların tarihî coğrafyası oldukça geniş bir araziyi kapsamaktadır. Damgalar, Proto-Çin sanatında, Moğolistan’da, Altay’larda, Sibirya’da, Orta Asya’da, Ural’da, Do...

EN ESKİ ÇAĞLARDAN HAZAR DEVLETİ AKINLARINA KADAR AZERBAYCAN’DA TÜRK İZLERİ

Resim
  Yrd.Doç.Dr. Zekiye TUNÇ  Eski çağlardan beri dünyanın çeşitli bölgelerinde izlerine rastladığımız Türk topluluklarının Azerbaycan’da da yerleşmeleri milattan önceki tarihlere kadar gitmektedir. Bölgede yaşayan toplulukların dillerinde Türklerin kullandıkları sözcüklere tesadüf edilmesi, arkeolojik malzemelerinin Türk kavimlerinin eşyaları ile aynı olması ve toponimlerinde Türk boylarının isimlerinin varlığı dolayısıyla Azerbaycan’da Türklerin geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Araştırmamıza konu olan süreçte MÖ. III.-I. bin yıllarda Türk kökenli kavimlerin Azerbaycan’da yaşadıkları bilinmektedir. MÖ. I. bin yıllarında ise Türk kökenli olduğu düşünülen Manna Devleti bölgede hâkim olmuştur. Milattan önceki dönemde Kimmerler Azerbaycan’a gelmişler, sonrasında onları İskitler takip etmişler, ilerleyen çağlarda ise Hun , Sabir ve diğer Türk boyları bölgede varlık göstermişlerdir. Makalenin Tamamı Azerbaycan Türklerinin Tarihi Gobustan Kaya Üstü Resimleri Gob...