TÜRK KÜLTÜRÜNDE DAĞ

 

Kaynak

Prof. Dr. Fuzuli Bayat

Eski Türklerin mitolojik inanç sisteminde önemli bir yer tutan dağ, orman, dere ve ağaç, mitolojik yer ana kompleksine girmekle birlikte zamanla iye kategorisi bağlamında değer kazanmıştır.

Doğada her bir nesnenin iyesinin bulunması ve onların her birinin farklı özelliklerinin olması dağ kültünde de görülür. Nitekim dağların ve obaların yalnız kendi iyelerinin değil, aynı zamanda diğer ruhların da barındığı yerler olduğu etnografik verilerle tasdik edilmektedir.

Bu nedenledir ki dağ, taş kültü Türk mitolojisinde ritüellerinin yapıldığı ıdık (Kansız kurban, Kutsal, Tanrı için salıverilmiş-gönderilmiş) mekanlar olarak bilinirler.

Türk halklarının hemen hemen hepsinde görülen dağ kültü mitolojide taş ve oba kültüyle sentez halinde bir durum sergilemektedir. Dağ ve onunla eşleştirilen dağ iyesi yalnız bir doğa kültünün terkip kısmı olmakla kalmaz, aynı zamanda türeyiş mitinin de özelliklerini yansıtır.

Nitekim boyların, soyların ve kabilelerin birer kutsal dağlarının olması, soyun kendi ecdadını dağ ruhuyla birleştirmesi, bu iki mitolojik kategorinin ortak bir külte bağlanmış olduğunu gösterir. Diğer taraftan dünya modelinde dağın, yerin ekseni olması inancı dünya dağlarının veya demir dağların varlığına inancı doğurmuştur ki, bu da genel anlamda dağ kültürnün bir başka boyutudur.

Makalenin Tamamı

***

Çoros Gurkin'in Han-Altay Tablosu

 

TÜRK KÜLTÜRÜNDE DAĞ VE ALTAYLAR

Prof.Dr. Saadettin Yağmur Gömeç

Türkler yaşadıkları toprakları kutsal bilmişler il, yurt, vatan gibi ad verdikleri bu mübarek yerler için her zaman ölümü göze almaktan çekinmemişlerdir. Çünkü bu topraklar atalardan kalan mirastır

Bundan başka eski Türklerin birtakım kutsal saydığı nesneler de bulunmaktadır. Bunlar “Kutlu Atalar Mezarlığı ” olduğu gibi , zaman zaman büyük bir dağ veya ırmak da olabiliyordu. Çünkü buralarda yine yukarıda açıklamaya çalıştığımız üzere kimi zaman bir yiğidin, bazan bir din büyüğünün ruhunun dolaştığına, kimi vakitte bütün milletin geleceğinde önemli roller oynayan hadiselerin gerçekleştiğine inanılır. 

 Türk yurtlarındaki birtakım dağların manevi kutsiyetleri söz konusudur. İnsanlara mutluluk ve refah veren dağlar, hayvanların da barınağıdır ki, bu varlıklar insanlar için zaruri olduğundan; dağlarda bütün canlıları koruyan ruhların veya meleklerin bulunduğuna inanılmıştır. Belki de bu yüzden umumi dini törenler yüksek tepelerde ya da uludağ eteklerinde gerçekleştiriliyordu. Kaynaklar Hunların, Çin ile yaptıkları andlaşmaları “Hun Dağı” denilen bir dağın tepesinde, kurban keserek teyit ettiklerini söylüyor. Yine Kök Türkler yılın 5. ayının ikinci yarısında Tanrı’ya Kutlu Atalar Mezarlığında kurban sunarlardı. Türklerle komşu Asya’nın bazı kavimleri de bu Türk adetlerini almışlardır. Bugün bile Altaylı Şor ve Beltirler kurbanlarını Kök Tengri’ye yüksek dağ tepelerinde keserler. Fakat bunların hiçbiri Şaman özelliklerini yansıtmaya yetmemektedir. 

Ayrıca eski Türkler dağların Tanrı makamı olduğuna da inanıyorlardı. Yüksek dağ tepelerinin göklere yakın bulunması, uzaklardan mavi renkte görünmesi bu inancın yerleşmesine sebep olmuştur. Tanrı Dağlarının en ulu zirvesine bugün bile Han Tengri denmektedir.

Makalenin Tamamı

Türk Mimarisinde Kozmik Eksen Tasarımları

Aal Luuk Mas

Grigoriy İvanoviç Çoros-Gurkin’in Hayatı

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GÖKTÜRK DÖNEMİ KIYAFETLERİ

ANTİK MISIR VE TÜRKLER

AMERİKA'NIN TÜRKLER TARAFINDAN KEŞFİ