Kayıtlar

Ağustos, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TÜRKLERİN TARİHİ VE KARŞILAŞTIRMALI KÜLTÜR BİLİMİ ARAŞTIRMALARI

Resim
  Antik Türk Yazısı (Runik) İçeren Uluğ Kem Panosu Doç. Dr. Nebi ÖZDEMİR Son dönemde Türk kültür bilimi camiası, bu türden bir esere sahip olma şansını yakalamıştır. Prof.Dr. Umay Günay-Türkeş’in uzun meslekî birikiminin ve dört yılı aşan emeğinin sonucu olarak ortaya çıkan “Türklerin Tarihi” adlı, her yönüyle mükemmel çalışma, öncelikle Türk kültür bilimi araştırmalarının temel başvuru eseri eksikliğini giderecek, daha sonra da yeni incelemelere kaynaklık edecek niteliktedir.  Bu kılavuz eserin “Türklerin Ataları ve İlk Kültür Çevreleri/ Proto- Türkler” başlıklı birinci bölümünde öncelikle, “Anav (M.Ö. 4000-1000), Afanasyevo (M.Ö. 3000-1700), Kelteminar (M.Ö. 3000), Andronovo (M.Ö. 1700-1200), Karasuk (M.Ö. 1200-700) , Tagar ve Taştık (M.Ö. 700-100) kültür dönemleri ile Çin’de devlet kuran Türk hanedanları hakkında, süreklilikler ve ardıllıklar da dikkate alınarak, bilgi verilmekte, daha sonra da Kimmerler-İskitler/Sakalar, Hunlar, Tabgaç/To-Pa Devleti’yle Kuşan İmpar...

ETRÜSK YAZITLARI

Resim
  B.Tarhan Albümünden Doç, Dr. Çingiz KARAŞARLI Troyalılarla (Truvalılar ) Etrüsklerin aynı kavim olduklarını ve her ikisinin P rototürk olduğunu kanıtlayan dil gerçeklerini Türk okuyucularına sunmak istedik. Eski İskandinav kaynaklarında açık bir şekilde Türk olarak tanımlanan Troyalıların kullandıkları Türk adları Avrupalı araştırmacılar tarafından bilinmemektedir. Örneğin Troyalıl arın son kralı Priam ve eski Türk (Kazak) epik edebiyatındaki Turanlı kahraman Priyam'ın aynı ismi taşıdıkları aşikardır. Troya kralı Priam'ın nesline ait isimlerin de önemli bir kısmının eski Türk isimleri olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin Troyalı kahraman Eney, Çuvaş Türklerine has Eney ismi ile, Alber, Askan, İl ve başka Troyalıların isimleri ise eski Türklerin isimleri olan Alper, Askan, İl isimleri ile aynıdır. Makalenin Tamamı Troya’lılar Niye Türk Olsun ?

SIRRINI KORUYAN BİR DİL : ETRÜSKÇE

Resim
    Doç.Dr. Halûk Berkmen Günümüzden binlerde yıl önce Ural-Altay dilini konuşan birçok grup insan doğudan gelerek Akdeniz Havzasına ve tüm Batı Avrupa yarımadasına yerleşmişlerdir. Bu gruplardan Etrüsk adı verilen ve bugünkü İtalya'da iz bırakmış olan Roma öncesi medeniyetin dili ve yazısı hâlen ve tam olarak çözülememiştir. Etrüskçe ile Türkçe arasında hiçbir ilgi bulunmadığını ve göze çarpan benzerliklerin birer tesadüf olduğunu savunanlara karşı artık bilimsel gerçeklerle çıkmanın vakti geldi kanısındayım. Etrüskçenin tam olarak çözülemeyişinin esas nedenlerinden biri de Erken Etrüsk olarak adlandırdığımız kültürün Yunan etkisi altında tanınmayacak derecede değişmiş olmasıdır. Bu olgu kabul edilmediği sürece, yani asıl olanla ödünç alınan birbirinden ayırt edilmediği sürece, Etrüskçenin çözülebileceğine dair fazlaca umut beslememek gerekir. Bu ayrımı ise belki de Etrüskçenin dışında sağlamak gerekecektir. Önce Asya'dan Avrupa'ya ve Anadolu yarımadasından Akdeniz ...

HIRVATLARIN KÖKENİ

Resim
  Türkçe Konuşan Kiril ve Metody Kardeşlerin Geliştirdiği Glagol Alfabeli Basca Tableti Ak Hırvatlar görünüşte Ortaçağ'da geçen Karpatların kuzeyindeki sahada bir devletleri olan Slav cinsinden bir halktır. Bölgesel konularda fazla etkileri olmamıştır, bu yüzden Ortaçağ kaynakları onlardan fazla bahsetmez. Bunların Balkan Hırvatlarıyla bağlantısı ve oluşumlarına katkısı önemlerini artıran tarihi konulardır. Eski eserlerde ima edildiği üzere bunların ulus kurucu topluluğunun etnik aidiyet veya kökenlerinin slav olmadığı görülüyor. Balkan Hırvatlarının doğu köklerine dair yüzyıldır süren tartışmalar esasında kuzeydeki bu akrabaları için de geçerlidir. Bu makale, Ortaçağ İslam ve Rus kaynaklarında geçen, bilimin hâlâ kimliklerini aradığı bazı gizemli halklar için (Mrvât, Ak Ugor vd.) yeni bazı çözümlemeler getirmektedir. Bunlar batı Avrasya bozkırlarının Türk kökenli boy birliği Sarı Oğurlarla alâkalıdır. Çevrelerindeki Slav kitleleri içinde zamanla kimliklerini yitirmişler...

KUTSAL KILIÇ

Resim
  Prof.Dr. Yaşar Çoruhlu 'nun Türk Mitolojisinin Ana Hatları Kitabından Demir, eski Türklerde kutsal sayılıyordu. Bunun en büyük sebeplerinden biri de Türklerin yurtlarında demir yataklarının bulunması ve bunların, Altay'ın Demircileri olarak anılan Türkler tarafından işlenmesi, özellikle silah yapımında kullanılmasıdır. Kötü ruhları kovduğuna inanılan demir, belki de yüzyıllarca, yeni ölmüş insanların bekletilen cesetleri üzerine konulmuştur. Öte yandan demiri işleyen ve ona şekil veren demirciler de önem kazanmış, birçok efsanede ya da hikayede yer almıştır. Hatta bazan Yakutlardaki Kıday Bahsı gibi demirci ustalarının koruyucu tanrısından bahsedilmiştir. (Y.Vasilyev, Saha Türkleri, s.8) Demirin ya da genel olarak madenin kutsal sayılması başka mitolojik çevrelerde de sık sık karşımıza çıkan kutsal kılıç ya da bıçak kavramını hatırlatmaktadır. Bu kutsal kılıç ya da bıçak motifiyle ilk kez Çin resmi tarihi Han-Shu'da Hunların kurban töreni anlatılırken karşılaşı...

ESKİ TÜRKLER

Resim
  Hakkâri Sat Dağları,  "Kayık ve Kayıkçı" Prof. Dr. Mir Fatih Zekiyev Sümer , Akad , Asur ve Urartu kaynaklarının incelenmesiyle Ön Asya’nın eski tarihine yeniden ve yeni bir açıdan ışık tutulmasına imkan sağlanmış olacaktır. Bu şekilde Azerbaycan dilbilimcisi Firidun Agasığlu Calilov yukarıda bahsedilen kaynaklarının incelenmesine dayanarak Milattan Önce 4.000- 3.000 yıllarında Dicle nehrinin üst kısmında Asurya ve Urartular arasında Türki dilli Subarların (Sub-ar "nehir insanları”) yaşamış olduklarını ortaya koymaktadır. Bunun dışında Asur, Akad ve Urartu kaynaklarına göre söz konusu gruplar arasında Kumuklar, Kaşgaylar , Gugerler, Salurlar ve diğer gibi isimli Türki dilli kavimlerin varlığına işaret edilmektedir. Makalenin Tamamı

DOĞU AVRUPA TÜRK TARİHİ 2

Resim
Hun Türklerinin Eserleri "MET Museum NY USA" Prof.Dr. Osman Karatay ...Orta Asya'daki Hun'ların ( Akhunlar, Eftalitler ) isminin çeşitli komşu ve ilgili dillerdeki telaffuzu (OIONO, Hyon, Chioniate vb.) adeta Yunan Latin kaynaklarından aldığımız Hun ve Çinlilerin Hiung-nu söyleyişleri arasında köprü kurmaktadır. Ki Eftalitleri, Çin kaynakları Hiung-nu ve Hua diye adlarlar. Öte yandan arkeolojik bulguların açık şekilde bu iki halkın aynılığına işaret ettiği görülmektedir. Böylece çok değişik kaynaklar, Avrupalı Hun ve Asyalı Hiung-nu'ların aynı halk olduğu söylenmektedir. Hunların günümüze kalan dil yadigarları Sakalarla karşılaştırılamayacak kadar kıttır. Bunlar bir kaç kişi ismi ile birlikte başka dillere takılan bir kaç kelimeden ibarettir. Bunların tetkikinden çıkan sonuç Hunların Doğu Türklerine benzer bir dil konuştuğu yönündedir. Balamir idaresindeki Hun'lar önce, belirtildiği gibi, Hazar Denizi'nin kuzeyindeki yay boyunca Aral denizi b...

ETRÜSK KÜLTÜRÜ VE ROMA KÜLTÜRÜNE ETKİSİ

Resim
  Doç.Dr. Haluk Berkmen'in "Gizemli Etrüsk Dili" Makalesindeki Etrüsk Aynası Gregorian Vatikan Müzesi Dr. Murat ORHUN I. Taylor, B. Carra de Vaux ve Brandenstein, Etrüskler’in filolojik anlamda Türkler ile bazı bağlara sahip oldukları görüşünü taşıyan Batılı bilim adamları olarak karşımıza çıkmaktadır40. M. Kemal Atatürk’ün bizzat teorisyenliğini yaptığı ve direktifleri doğrultusunda 1930’lu yıllarda oluşturulan Türk Tarih Tezi kapsamında hazırlanan Türk Tarihinin Anahatları isimli eserde Etrüskler başlığı altında verilen genel bilgilerde Etrüskler’in Türk kökenli oldukları ortaya konulmuş, aynı dönemde toplanan Türk Tarih Kurultayları’na sunulan bildirilerde de bu görüş detaylandırılmıştır. Türklük görüşünün esas cephesi ise, Türk araştırmacılar A. Ayda, K. Mirşan ve H. Tarcan tarafından oluşturulmuştur. Ayda’nın Etrüskler’in Türk kökenli oldukları görüşü ana hatları ile şu hipotezler üzerine oturmaktadır: 1- Bir Tür...

MANAV TÜRKLERİ

Resim
Ali Aktaş Manav sözcüğünün; Türkistan’daki Kazak-Kırgız ve Sibirya’daki Yakut (Saha) Türkleri’nde kullanılan, koruyucu soylu kişi ve boy beyi anlamına gelen “Manap” ve “Manag”dan geldiği sanılmaktadır. Eski Türkçe’de “v” sesinin olmamasından dolayı, “Manap” sözcüğündeki “p” ve “Manag” sözcüğündeki “g” sesinin yumuşayarak “Manav” sözcüğünün ortaya çıktığı düşünülmektedir. (Örneğin; berim<verim, takuk<tavuk, kagun<kavun vb gibi.) “Manap”ın; Çağatay Türkçesi’nde “asilzâde, asâlet, beyzadelik”, Kırgız Türkçesi’nde “feodal kabilelik üst tabakasının mümessili” veya “Kırgız Lideri”, Kazak Türkçesi’nde “ağa, bey” ile “Manag”ın; Yakut (Saha) Türkçesi’nde “koruyucu, güdücü, bakıcı” anlamlarını taşıması ve de Türkistan’ın kuzey bozkırlarında yaşayan Kırgız ve Kazakların boy ve oymak başlarına “Manap” demeleri ile 1860’larda Kırgızlar’dan Bugu (Geyik) kabilesi ve Sari Bağış boylarının başlarında Manapların yer alması olguları da, “Manavlar,Yerli Türk/Türkmen” görüşünü desteklemektedir...

KARASUK KÜLTÜRÜ ( M.Ö. 1200-700 )

Resim
  Proto Türk imgelerinden OK (OQ) damgalı Karasuk “ Celt" i , Hermitage Müzesi Prof.Dr. Salim Koca Yenisey nehrine katılan Karasuk ırmağı çevresinde yeni bir kültür daha meydana çıkarılmıştır. Bu kültürde Andronovo geleneği devam ettirilmekle beraber (Gumilev, 2002: 52), yenilik olarak demir madeni bulunmuş ve işlenmesine başlanmıştır. Hatta bu kültürde, bakıra arsenik ve kalay karıştırmak suretiyle metalin kalitesi ve değeri son derece yükseltilmiştir. Bundan başka, dört tekerlekli ve üstü kapalı arabalar ve keçeden derme çadırlar (kurulup sökülebilen), ilk defa bu kültürde görülmüştür (Kurat, 1972: 3; Esin, 1978: 11). Daha da önemlisi, Karasuk kültürünün insanı, çok miktarda beslediği koyunun yapağısını dokuyarak, elbise yapmasını öğrenmiştir (Ögel, 1984: 31). Öte yandan, gem yapmak üzere yontulmuş kemik ve boynuz parçaları ile el değirmenleri de, ilk defa Karasuk kültüründe görülmüştür (Okladnikov, 2000: 126) .   Orta Asya’d...

GÖKTÜRK SANATI

Resim
  Moğolistan Cahr Chad'dan Zırhlı Göktürk Süvarilerini Gösteren Kaya Resmi (Nowgorodowa'dan Çiz. Y.Çoruhlu) Prof.Dr. Yaşar Çoruhlu Göktürk sanatı, yayıldığı bölgeler itibariyle ve daha ileri bir tarihte ortaya çıkması sebebiyle bazı farklılıklar arz etmekle birlikte, esasında Hun sanatının daha da gelişmiş devamından başka bir şey değildir. Hunların veya en azından Hun Hanedan’ın yönettiği toplulukların (başka bir deyişle Proto-Türklerin) Göktürklerin ataları olduğunu biliyoruz. Nitekim Çin kaynakları da, Göktürklerin Hunların başka bir kolundan geldiğini söylemektedir (Mesela Tung-Tien: 1067/1C). Şehirciliğin Göktürk Devri’nde Hunlara nazaran daha fazla gelişmiş olduğunu biliyoruz. Bu şehirler genellikle kale tipinde Ordu/Ordu-Kent/Ordu-Balık ve bazen de Kurgan/Korgan diye anılan ve kozmolojik temayüllerin etkili olduğu kentlerdir. Bilhassa Orta Asya’da Kazakistan’ın güney bölgeleri ve Kırgızistan’da Göktürklerin buralarda hakimiyet kurmasıyla şehirlerin sayıları...

DOĞU AVRUPA TÜRK TARİHİ 1

Resim
  Sarmat-Alan Savaşçısı, Hermitage Müzesi Prof.Dr. Osman Karatay Doğu Avrupa’da ismini, ve kısmi tarihlerini bildiğimiz ilk topluluk, Kafkasların ve Karadeniz’in kuzeyinde iken M.Ö. 8. yy dan itibaren Sakalar (İskitler) tarafından sürülen ve önemli bir kısmı Anadolu ve Azerbaycan’a geçen Kimmerledir. İlk siyasi oluşum ise İskitlerin (Saka) devletidir. İskitlerin (Sakaların) inançları, tek Tanrılı eski Türk inanç sistemini yansıtıyordu. Göçebe hayat tarzları hakkındaki betimlemeler ise tamamen sonraki Türk göçer topluluklarının tariflerine uymaktadır. Sakaların M.Ö. 2. yy içinde tamamen yok olmalarının ardından batı bozkırlarında Sarmat adı taşıyan topluluk ve birlik görülür. Kimi bilginlerin Sarmat ve Sauromat’ın özdeşliğine itiraz etmelerine rağmen bugün baskın görüş bu iki kavmin aynılığı yönündedir. Sarmatlardan bin yıl sonra bir Bizans kaynağında, bu topraklardan çıktığı bilinen Macarların bir kabilesinin adı Gyarmat olarak...

DOĞU AVRUPA'DA TÜRK OYMA YAZILI KİTABELER

Resim
  Avar Türklerinn Janoş Broşu Janos Harmatta /Çeviren Hicran Akın Avarlarda Orhon-Yenisey tipi oyma (runik) yazısına raslanışı Türk oyma yazıları tarihine dair önceki varsayımları esaslı bir şekilde değişikliğe uğratıyor. Orhon-Yenisey Türk oyma yazısının sadece Baykal Gölü ve Altay dağları arasında ve Yenisey’in üst akış bölgesinde yayılmış olduğuna ve ancak Talas nehri vadisinde bulunan Türk oyma yazılı kitabelerin bu yayılma sahasının biraz dışına düştüğü şeklindeki kanaat yakın geçmişte de vardı. Ancak Nagyszentmiklos hazinesinin yazıtları da dahil olmak üzere Avrupa’daki Karpat Havzasında bulunan Avar Kitabeleri bu kanaatin değişmesine neden olmuştur. Makalenin Tamamı

DNYEPER NEHRİNİN TÜRKÇEDEKİ ADI

Resim
  Prof.Dr. Osman Karatay Bizans imparatoru Konstantinos Porphyrogenitus, Macarların aslını anlattığı 38. bölümün sonunda şöyle der: “O zamanlarda Türklerin yaşadığı Peçeneklerin memleketi, yerel nehirlere göre adlanır. Nehirler şunlardır: İlk nehir Varoukh adlananı, ikinci nehir Koubou adlananı, üçüncü nehir Troullos adlananı, dördüncü nehir Broutos adlananı, beşinci nehir Seretos adlananıdır.” Bunlardan Sereth ve Prut hemen göze çarpıyor. Koubou nehrinde Bug’u görmemiz gerekiyor, Troullos nehri Dnyester’in Türkçe ismi olan Turla’dan başka bir şey değil. Dolayısıyla Dnyeper için ‘Varoukh’ ismi kalıyor . Bu isimlerin Peçeneklerce kullanıldığı doğru, ancak öncekileri bu kullanımdan mahrum etmek, yani Peçeneklerin gelir gelmez buradaki nehirlere kendilerinin isim verdiklerini düşünmek yerinde olmasa gerektir. Avrupa’ya geçen Hunların dilleriyle ilgili sağlam bir veriyi 6. yy tarihçisi Jordanes’ten alıyoruz. Hunların çağdaşı olan ve Atilla’nın sarayına elçi olarak gide...

ÇİN TOPRAKLARINDAKİ BAZI TÜRK SOYLULARININ KURGANLARI

Resim
  Yard. Doç. Dr. Tilla Deniz Baykuzu Türk kültürünün en önemli yapı taşlarından biri olan kurganlar, gerek Türklerin yayıldıkları coğrafyaları, gerek civar kültürlere olan etkilerini yani, Türk kültürünün yayılma sahalarını göstermeleri açısından oldukça değerlidir. Üstelik kurganlar içlerinde bulunan ölüye ait eşyalar ve çevresindeki ölüyü betimleyen heykel ve onu anlatan kitabeleri ile de küçümsenmeyecek öneme haizdirler. Bu eserlerin incelenmesi ve değerlendirilmesi Türk kültür tarihinin aydınlanmasına yardımcı olmaktadır. Bu sebeple biz geç dönem Hun devletleri yani IV. yüzyıldan, Göktürk devletinin sonuna kadar olan beş asırlık bir süreçte Çin yıllıklarında kaydedilmiş Türk hükümdar, bey ve soylularına ait kurganların yerlerini belirledik. Bunlara bazı arkeolojik olarak keşfedilmiş ama az bilinenleri de eklemeyi ihmal etmedik. Böylece Türk kültür ve sanat tarihçileri ile arkeologlar ve Türkologlara ışık tutacak bir dizi makale yazmayı amaçladık. İlim dünyasında b...

ÇİN SEDDİNİN YAPILIŞ NEDENİ HAKKINDA DEĞİŞİK BİR GÖRÜŞ

Resim
  Yrd. Doç Dr. Bülent OKAY Biliyoruz ki, Çinliler sahip oldukları topraklan, kentleri ve köyleri duvarlarla çevirmeden duramazlar. İlk bakışta sadece savunma amacıyla yapıldığı izlenimi veren bu duvarların daha başka işlevleri de vardır. Aslında hiç bir duvar aşılmaz değildir. Ama Çinliler, duvar içinde kendilerini daha güvende hissetmektedirler. Çin Seddi'nin yapılmasıyla Ch'in Shih Huang'ın göçebe uluslara vermek istediği mesaj şudur: "Bu duvar bizim aramızdaki sınırı belirlemektedir. Bu duvarın iç tarafı bize, dış tarafı size aittir. Bu duvarı aşmadığınız ve topraklarımıza saldırmadığınız sürece, biz sizin ne yaptığınıza karışmayız." Hunlardan çekinen Çinliler, Hunlarla iyi geçinmeye çalışmışlar ve onlarla akrabalık ilişkileri kurmuşlardır. Onlara prensesler ve çeşitli hediyeler göndermişlerdir. Bu dönemde Hunlar ile Çinliler banş içinde yaşamışlardır. Zaten, Çin Seddi çok güçlü olan Hunları durdurabilecek bir engel durumunda da değildir. Görüldüğ...

BEÇKEM TAKMA GELENEĞİ

Resim
Beçkem Yrd. Doç. Dr. Kürşat KOÇAK Alpler silahlarının üstüne haşmet ve güçlerini göstermek için mızraklarının sivri uçlarının üstüne üçgen şeklinde bez bayraklar takardı. Beçkem silahların üstüne takılan bez parçasıdır ancak bir savaşçı için haşmet ve görkemi sembolize ederdi. Uçlarına üçgen şeklinde bir ipek parçası veya bayrak takılan mızraklara Türkler "Beçkem" veya "batrak" yani bayrak derlerdi. Eski Türklerde beçkem takma askeri geleneklerden bir tanesidir. Türk savaşçısı düşmana kendini güçlü, görkemli göstermek ve görünmek zorundaydı. Beçkem takma İskitlerden beri bilinen bir adetti. İskitlerin savaş belgeleri ejderlerdir ki belirli uzunlukta sırıklar üzerinde dalgalanır. Bu askeri gelenekten dolayı Alplerin beçkem takarak halk içinde görünmeleri Alp olmayı özendirmiş ve gençleri Alp olmaya teşvik etmiştir. Makalenin Tamamı Tarihsel Süreçte Bayrak ve Sancaklarımız

TÜRKLERDE BALIKÇILIK

Resim
  İskit Türklerinin Altın Balığı Witaszkowo-Polonya (B.Tarhan Albümü-2014)  Altes Müzesi, Berlin Dr. Valentyn Stetsyuk         Dinyeper ve Don ırmaklarıyla bu ırmakların ayakları mersin, turna, levrek, yayın ve diğer balık türleri açısından oldukça zengindi. Bu nedenle, balıkçılık SS (Ahşap-mezar) insanı için özel bir öneme sahipti. İnsanlar boynuzdan yapılma kancaları olan oltalar, ağlar, balık yakalama tuzakları ve balıkçılık sepetleri kullanırlardı. SS kültürünün ortaya çıkartılan pek çok yerleşim merkezindeki yemek kalıntıları içerisinde bol miktarda yayın balığı puluna rastlanmıştır. Yayın balığı isminin çortan, çöke, süyrük, sazan vb. diğer balık isimleri gibi pek çok Türk lehçesinde yaygın bir şekilde bulunuşu ilginçtir. Tersine, Hint Avrupa dilleri balık türleri için ortak adlandırmaya sahip değildir ve bu diller kimi isimleri Türkçeden ödünç almıştır. Örneğin, Doğu Slavca sazan, abak Türkçe menşelidir. Latince sarda, sardina d...

TÜRKLERİN ANAVATANI ANADOLU MU ?

Resim
  Kaynak Prof.Dr. Bahtiyar Tuncay Yard.Doç.Dr. Osman Çataloluk Azerbaycan ve Türkiye Türkleri aynı genetik bağa sahip olmalarının yanında Azerbaycan, Türkiye ve Urmiye Gölü üçgeni içinde yer alan Türk Kurganlarının tarihlerinin M. Ö. 5-6 binlere giderken Orta Asya Kurganlarının tarihleri M. Ö. 2000’lerden öteye gitmemesi yerleşim eskiliği bakımından Anadolu’yu Orta Asya’nın önüne koymaktadır.  Ayrıca Anadolu’nun tam ortasında yer alan Çatalhöyük genetik sonuçlarıyla içerik bakımından % 40’ının proto Türk olduğunu haykırmaktadır. Bu Proto Türklerin kesin bir biçimde Orta Asya’da değil önce Anadolu’da yerleştiklerini ispatlar. Son olarak Türk mitolojisi ve destanları Mitanni, Asur, Rus, Lulu, ve Maday ülke komşuluklarından bahsetmektedir, eğer Türkler denildiği gibi Orta Asya’dan çıkmadılarsa nasıl oluyor da bu milletlerin komşuluğu bu destanlara yerleşiyor? Bunun da araştırılması gerekir. Sn.Cengiz Ö...

ALP ER TUNGA (TONGA)

Resim
  Yrd.Doç.Dr. Altan AYAN Alp Er Tunga’nın Türk tarihi ve Türk yönetim tarihi açısından önemi büyüktür. Alp Er Tunga’nın sergilediği yönetim ve liderlik anlayışının değerlendirilmesi yönetim bilimi açısından önemlidir. Bu açıdan Türk yönetim tarihinin çok önceki dönemlerdeki temelleri incelenmiş ve Alp Er Tunga’nın yönetim ve liderlik paradigması ortaya konularak çeşitli sonuçlar elde edilmiştir. Alp Er Tunga’nın yönetim biçiminin incelenmesi yanında hükümdarlığı zamanında sergilenen temel liderlik anlayışı ve liderlik tarzlarının da çalışmada irdelendiği söylenebilir. Çalışmada Alp Er Tunga ve Saka Türklerindeki yönetim ve liderlik paradigması ele alınarak Türk yönetim tarihinin en eski zamanları yönetim bilimi açısından incelenmiştir.  Ülkemizde Saka/İskit tarihi ile ilgili yapılan yayın sayısı çok azdır ve yetersizdir. Saka Türkleri tarihi de Hunlar, Göktürkler ve Uygurlar gibi yeteri kadar araştırılmamıştır (Grakov, 2008). İskitler M.Ö. 8. yüzyılda tarih sahnesinde g...

ALBANİYA’NIN ETNİK TARİHİNE BİR BAKIŞ

Resim
  Albaniya Yusif Behluloğlu Yusifov Kuzey Azerbaycan’ın eski adlarından biri “Albaniya” biçiminde kullanılıyordu. Bu ülke adı “Alban” boy adından düzelmiştir. “Albaniya” ve “Alban” boy adlarını ilk defa antik yazar Strabon M.Ö. I. Yüzyıllıkta hatırlatmıştır. Albanlar balka arazilerden buraya gelmemişler, onlar bu diyarın eski Türk kavimleri olmuşlar, fakat “Alban” adını siyasi olaylarla ilgili M.Ö. I veya önceki yüzyıllıklarda kazanmışlardır. Yazılı kaynakların araştırılması, Kimmerlerin ve bu kavimde olan Uti/Utigur boylarının Türk menşeli olmasını ispatlıyor. Uti/Utigurlar Ön Asya’da kadim çağlardan beri Mezopotamya’nın kuzey kısmından Azerbaycan ve Gökçe (veya Oğuz elleri) bölgesini bürümekle kuzeyde Karadeniz ve Hazar Denizi arası arazilere dek bölgelerde yayılmışlardı. Utiler Albaniya’nın en eski ve yerli Türk kavmiydi. Erken orta çağlarda Albaniya şeraitinde “Uti” adının kullanılması seyrekleşmiş daha çok Alban ve bazan da “Gargar” Türk boyları işlek olmuştur. ...