DNYEPER NEHRİNİN TÜRKÇEDEKİ ADI

 


Prof.Dr. Osman Karatay

Bizans imparatoru Konstantinos Porphyrogenitus, Macarların aslını anlattığı 38. bölümün sonunda şöyle der: “O zamanlarda Türklerin yaşadığı Peçeneklerin memleketi, yerel nehirlere göre adlanır. Nehirler şunlardır: İlk nehir Varoukh adlananı, ikinci nehir Koubou adlananı, üçüncü nehir Troullos adlananı, dördüncü nehir Broutos adlananı, beşinci nehir Seretos adlananıdır.”

Bunlardan Sereth ve Prut hemen göze çarpıyor. Koubou nehrinde Bug’u görmemiz gerekiyor, Troullos nehri Dnyester’in Türkçe ismi olan Turla’dan başka bir şey değil. Dolayısıyla Dnyeper için ‘Varoukh’ ismi kalıyor. Bu isimlerin Peçeneklerce kullanıldığı doğru, ancak öncekileri bu kullanımdan mahrum etmek, yani Peçeneklerin gelir gelmez buradaki nehirlere kendilerinin isim verdiklerini düşünmek yerinde olmasa gerektir.

Avrupa’ya geçen Hunların dilleriyle ilgili sağlam bir veriyi 6. yy tarihçisi Jordanes’ten alıyoruz. Hunların çağdaşı olan ve Atilla’nın sarayına elçi olarak giden Priscus’un kitabının bize ulaşmayan kimi bölümlerine onları alıntılayan Jordanes sayesinde sahibiz. Dolayısıyla onun Hunlar ve 5. yy’la ilgili haberlerinin gerçekçi ve sağlam olduğuna hükmediyoruz. Onun Gotların Savaşları (‘Bella Getica’) adlı kitabında Dnyeper nehrine Hunların ‘Vär’ adını verdikleri söylenir. Bu ise 400 sene sonra yazan Konstantinos’un haberiyle uyuşmaktadır. Yani Peçenekler Dnyeper için Hunların verdiği veya kullandığı ismi kullanıyorlardı.

Bu nehrin üzerindeki tarihi Kiev kentinin isminin Türkçe oluşuyla ilgili çalışmalar boşuna bir ilhama dayanmıyor. Zira en az Hunlardan başlayarak Türkler bu bölgede kesintisiz şekilde 18. yy sonuna kadar hâkim olmuşlardır.

Bu nehre son çağların Türkleri ‘Özü/Ozu’ diyorlardı ve bu isim Osmanlı döneminde de kullanılmıştır. Türkiye’de değişik bölgelerden akraba olmayan kimselerce benimsenmiş olan ‘Ozulu’ soyadı, taşıyıcılarının dedelerinin aslen Karadeniz’in kuzeyinden gelen muhacirler olduğunu göstermektedir.

Türklerin İdil dedikleri ırmağa yerli Fin asıllı halklar Volga demektedirler; etrafında Türklerden başka kalıcı olarak başka halkların yaşamadığı Yayık nehri ise Ruslarca sonradan, 2. Katerina’nın 1785’teki emriyle Ural olarak adlanmıştır.

Makalenin Tamamı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GÖKTÜRK DÖNEMİ KIYAFETLERİ

ANTİK MISIR VE TÜRKLER

AMERİKA'NIN TÜRKLER TARAFINDAN KEŞFİ