İSLAM ÖNCESİ TÜRK DÜNYASINDA TEBABET

 

Reşid Rahmeti Arat Tarafından Okunan Uygur Yazılı Tıp Metinlerinden


 Prof. Dr. Ali Haydar Bayat

Otacı ve emçi olarak isimlendirilen hekimler, kamların (şaman) aksine bitki, hayvan ve mineral kökenli ilaçlarla hastalarını tedavi ederlerdi. Otacı, ot kelimesinden türetilmiştir. Eski türkçede ot, tıbbi bitki, ilaç, zehir ve kendiliğinden yetişen bitki anlamındadır . Otacı ise, otamak (ilaç yapmak) fiilinin köküne meslek bildirme eki (cı, çı) getirilerek türetilmiş Türkçe bir kelime olup hekim anlamındadır .

Eski türkçede ilaç ve deva karşılığı ilk devirlerde em , ot em ve sem ile beraber emsem olarak kullanılmıştır . Em kelimesinden türeyen emlemek, hastalığı ilaçlarla tedavi etmek demektir.

Emçi hekim anlamına geldiği gibi ilaç yapan eczacı anlamını da taşır. Divanı lûgati't Türk‟te (DLT) hekim karşılığı atasagun da kullanılmaktaydı.

Kutadgu bilig, eski uygur türkçesi sözlüğü‟ndeki, ve aşağıda örneklerini vereceğimiz DLT'deki  tıpla ilgili kelimelere bakarak, uygurlardan itibaren islam öncesi orta asya Türk tıbbının geçmişe göre hayli gelişmiş olduğunu söyleyebiliriz.

Uygur Tıp Metinlerinde Akupunktur Amaçlı Safra Kesesi Eksenini Gösteren Resim

 

DLT'de tıpla ilgili kelimeler şunlardır:

sağ: sağlık, sükel, igçil: hasta , ig, kem: hastalık , iglemek , kemlemek : hasta olmak, iglelmek, kemlenmek: hastalanmak, igletmek, kemletmek: hastalatmak , iglenmek: bir parça hastalanmak, ağrısı tutmak , kartamak, kartanmak, samlatmak: sağaltmak, onğulmak: iyileşmek, ot, em, sem: ilaç , otaçı, emçi, atasagun: tabib , otamak, emlemek: tedavi etmek; atgag: karındasu birikmesi, hidropsi, bars: bit ve pire ısırmasıyla ciltte oluşan kabartı, baş: yara, balıg: yaralı, baş tüknemek: yaranın ateşle dağlanması , bezgeç: titretici sıtma, titreme ,bıçgıl, bıçılgan: el ve ayak derisinde oluşan çatlaklar , çektürmek: kan aldırmak, çelpeklenmek: gözün çapaklanması , çerlenmek: vücudun ağırlaşıp, hastalanması , dağ, tükün: dağlama, emrişmek: uyuz v.s.‟den kaşınmak, deride karıncalanma, isitmek: sıtmaya tutulmak, kabargan: ciltte kaşıntı veya sıcaktan oluşan kabartı, sivilce , kepek: kepek, kiçinmek: kaşınmak , köglenmek: yüzde çil çıkmak, kanagu: kan almakta kullanılan neşter, sorgu: kan almakta kullanılan bir alet, belig: yaraları deşmekte kullanılan mil, arkacak: ağza ilaaç damlatmak için kullanılan içi boş alet. 

Uygur Tıp Metinlerinde Erkek Figürü


 Hastalık türleri,

anumı:cüzzam, çeçek: çiçek hastalığı, çor: avret yeri bitişik kadın, enüç: göze inen perde , ısrık: göze perde inmesi , enüçlemek: göze inen perdenin tedavisi , inegü: göbek üzerinde kulunca benzer hastalık, isitmek: sıtmaya tutulmak , sarıglığ: sarılık hastalığı olan, tirsek: arpacık, bukuk: guatr, çıpkan: vücutta ortaya çıkan kırmızılık (zizyphus vulgaris) , közümekliğ: gece görüp, gündüz göremeyen hasta, kültgü, külgü: kalp durması , ötrüm: müshil, sarıg suv: karında toplanan sarı su, ödem, sarığ kezik: sarılık hastalığı, sengil: yüzde Œıkan ergenlik, siyil; yüzde meydana gelen Œiğit hastalığı , tamurmak: burun kanamak, temregü: temre , tirsgek: arpacık , toga: iç ağrısı , udhuz: uyuz , um: karın şişkinliği, kursak bozukluğu, hazımsızlıktan midesi şişmek , yubakulak: sıtmadan titreme , uçguk: nezle , sükül: siğil .

İlaçlardan,

avılku: meyvesinin suda eritilerek göz hastalığında kullanılan bir bitki, bezinç: bağlarda biten, kızıl renkli, dal ve yaprakları ilaç olarak kullanılan bir bitki, iprük: kabızlığa karşı yoğurt ile süt karıştırılarak kullanılan ilaç, kunduz kayrı: kunduz taşağından yapılan ilaç, ışgun: şerbeti çiçek hastalığında kullanılan, kırmızı çiçekli bitki , çahşu: filiz herç. Lycium otu olup, usaresi göz hastalıklarında kullanılır, çurnı: türk hekimlerinin yaptıkları sürgünlük ilaç, yakrıkan: yelden .atlayan dudakların tedavisinde kullanılan bir bitki, ilrük: safra ve balgamı söktüren bitki tohumu, üzerlik tohumu, keküş: şişliklerde kullanılan bir ilaç aksırgan otu , kezik: sıtma, kızlamuk: kızamık, sıgun: adam otu (cins. Gücü artırmak i.in kullanılıyordu) , süt ötrüm: kabızlıkta kullanılan mercimeğe benzer bir bitki, tanga yava: kasnı ağacı püsesi. Yoğurtla karıştırılarak tutmaca katılarak ona renk veren bir ilaç , toy: ilaç yapılan bir ot yakığ: yara tedavisi için çeşitli ot ve nesnelerdenyapılarak ağrılı, hasta yerin üstüne konan ilaç , bu işleme de yakığ yakmak  denir. Urumday: zehir etkisini gideren taş, panzehir, uyutucu otlar da kullanılıyordu. Destanlarında ifade edilen dağ çiçeği ile ana sütü karışımı yaralarda kullanılmaktaydı.

 


Komşu ülkelerden Hindistan'dan getirilen ilaçlar arasında, arubat: demirhindi, hasnı (çocukları semirtmek için kese içine konup emzik gibi .ocuğun ağzına konurdu), İrvi , uragun ve zehirli bir bitki olan kara ot  sayılabilir.

Ayrıca bazı hastalıklarda okuyup üfleme, yel yelpinmesi denen cin çarpmasında, hastanın yüzüne soğuk su serpilerek “kovuç Kovuç!” (kaç Kaç) Denir ve üzerlik veya öd ağacı ile tütsülenir  veya çocuğun yüzüne tütsü yapıldığı sırada “ısrık ısrık!”, denir ki “ey peri ısırılmış olasın!”, demektir çocukların göz değmesinden korumak için ise yüzüne egit denen, safrana bazı maddeler karıştırılarak, yüze sürülürdü .

Codex cumanicus’ta (Kuman Kitabı), kıpçaklarda sıhhat anlamında sağlık, hastaya sökel, hastalığa sökellik, ilaca ot, hekime otaçi, neştere sungulza, cüzzama kelepen, uyuzlu kişiye guturgan, sıtmaya issilik denirdi.

Makalenin Tamamı Türkler Cilt 3

Uygur Yazılı Metinler- Almanya

İbn-i Sinâ (Avicenna)  

Ay'da İbn-i Sina (Avicenna)  

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GÖKTÜRK DÖNEMİ KIYAFETLERİ

ANTİK MISIR VE TÜRKLER

AMERİKA'NIN TÜRKLER TARAFINDAN KEŞFİ