İLK TÜRKLERDE TARIM-ZİRAAT-ÇİFTÇİLİK
![]() | |
|
Türklerin tamamen göçebe bir hayat sürdüklerine dair yaygın kanılar sebebiyle, tarımla olan ilişkileri çok az dile getirilmiştir. Oysa Çin yıllıklarını inceleyen araştırmacılardan öğrendiklerimiz, Türklerin atalarının tarımla da uğraştıklarını ve ürün elde ettiklerini göstermektedir. Proto Türk kavimlerinden olan Hunların zaman zaman göçebe hayattan uzaklaşarak bir yere yerleştikleri, et yedikleri ve tarımla meşgul oldukları bu yıllıklarda kayıtlıdır. Proto Kırgız kavimlerinden Cu-şilerin Çince ve Hunca yazdıklarını, klasikleri Hun dili ile okuduklarını, buğday yetiştirdiklerini, meyveliklerinin çok olduğunu, üzüm şarabı ve tuz ürettiklerini, dut diktiklerini, bu kaynaklardan öğrenmekteyiz. Aynı kavimlerin darı, buğday, arpa ve bir tür yulaf ekip bir ezme değirmeni ile bunları un yaptıkları da bilinmektedir.
*****
![]() |
Kayalara Kazınmış Tarım Teknikleri |
Prof.Dr. Tuncer Baykara
Aral Gölü doğusundan Baykal gölüne kadar uzanan sahada oturan eski kavimler, hiç şüphesiz ki Türklerin ataları idiler. Zira buraları, bilinen devirlerde kesinlikle Türklerle meskundur. Taş devirlerinin çeşitli kültür katları bu sahada da görülmektedir. Fakat bu kültürleri ve devamını inceleyenler nedense bu sahada yaşayanları İranî kavimler olarak gösterirler. Bu fikrin sahiplerine göre Altaylardaki Pazırık kurganı bile İranîlere aittir. Bugünkü Kazakistan ortalarındaki eski kültürlerin taşıyıcıları da Türk'ten gayrı tasavvur edilmek istenir. Onlar zaten Türklere nerede ise Asya'da bir yer bile vermek istemezler ve âdetâ onlar, yani Türkler, Göktürk çağında birden gökten inmişlerdir. Prof. Togan'ın ibretle bahsettiği bu son özellik dışında kesinlikle şu söylenebilir: Bilinen çağlarda "Türk" olan halkın atalarının da, Türk ismini taşımasalar bile, Türk oldukları açıktır. Çünkü sonraki torunları Türklerle aynı dili konuşuyorlardı.
M.Ö. III. yy sonlarında kudretli bir devlet olarak kendilerini Çin âlemine kabul ettiren Hunlar (Hsiung-nu) eski Türk ziraat tarihinde de önemli bir aşama olmuştur.
Türk anavatanındaki kazılarda tarihî devirler olsun, çok daha eski zamanlar için olsun, ziraatin izlerine her zaman rastlanmaktadır. Bu konu, özellikle Altay yöresi için kesinlikle tespit ediliyor. Yenisey boylarında M.Ö. VII. yy.daki Tagar kültürünü yaratanlar da (bunlar muhtemelen Ting-ling, "Kao-che", Tieh-le, Tölesler idi) arklar açarak ziraatla meşgul olurlardı. Şimdiki Kazakistan ortalarında, özellikle ırmak boylarında, çapa ile kazılıp işlenen topraklarda, bronz çağdan itibaren ziraat görülmektedir.
Türkçede ziraatla ilgili en eski ve temel kök "tar" , "dar" olup. ", "ziraatle uğraşmak, toprağı sürmek, işlemek" anlamına geliyordu. Daha sonra anlam bir parça daralarak bilinen "darı" anlamında olmuştur. Bundan da Türklerin ilk önce ektiklerinin darı olduğu sonucu çıkar. Ekim yapılan yer, ekilen yer anlamındaki "tarla" da aynı kökten gelmektedir. Hattâ Necip Üçok, filolojik incelemelere dayanarak İndogermenlerin darı cinsini doğrudan doğruya Türklerden öğrendiklerini söyler. Muhakkak olan, filolojik bakımdan Türklerde ziraatin M.Ö. bin senelerine kadar çıktığıdır.
*****
![]() |
Türklerin En Eski Gıdalarından Darı |
Prof.Dr. Bahaaddin Ögel ; Türk Kültür Tarihine Giriş-2 Kitabından
Türkler, köyün içinde veya yakınında akan sulara "arık" demişlerdi. Kazma ile açıp su getirdikleri hendek için de, arık sözünü kullanmışlardı. Arık, hayatın bir kan damarı idi. Ziraatçi köylüler için de, durum böyle idi. XI. yüzyılda derlenmiş bir Türk atasözünde şöyle deniliyordu: "Ağılda oğlak togsa, arıkta otu öner". Yani ağılda oğlağın doğduğu an, onun yiyeceği ot da arıkta bitip çıkar".
Anadolu'daki "başaklama" ve "başakçılar" sözü, hiç şüphe yok ki Türk kavimleri ve Türk kültürü içinde, en iyi belirlenmiş ve yerini bulmuş bir deyiştir. Tabii olarak bu başaklama işi, yalnızca buğday tarlalarında değil, bağ ve bostan bozumu ile meyvalar toplandıktan sonra, bahçelerde de yapılıyordu. Bu gibi artıkları toplama işlerinin, başakla ilgisi bulunmamasına rağmen, Türkler bu eski deyişi geniş tutuyor ve bunların hepsine birden "başakçı" denmiştir.
Türklerde Ekinciliğin Gelişmesine Katkılar
Maddi Kültür Araştırmaları Ziraat
Yorumlar
Yorum Gönder