ESKİ TÜRK TOPLUMUNDA KADIN


Dr. Zahir ASADOV

Türk menşeli olan Cengiz Hanın “Büyük Yasası”nda “Erkek savaşa katıldığı zaman onun günlük yükümlülüklerini kadın icra eder” şeklinde bir norm vardır.

İbn Battuta ; “Bu ülkede (yani Deşt-i Kıpçak’ta) kadınlara karşı müthiş bir saygının olduğunu açıkça gördüm" der.

Kadınların konumuna dair Pian del Carpine daha kapsamlı bilgi vermektedir: “Kızlar ve kadınlar erkekler gibi kolayca at biner ve sürerler. Ayrıca onların nasıl okluk ve ok gezdirdiklerini gördük. Erkekler gibi kadınlar da uzun süre ve yorulmadan at sürerler . ...

Eski Türk aile hukukunda kadınların statüsü çok yüksekti ve bu hukuk sistemi onların erkeklerle eşit haklarını her bir şekilde koruyordu. Özellikle hamile kadınlar yüksek statüye sahip idiler. 
Bugün Türk Amazonlarının tarihi bir gerçeklik olduğunu söylemek gerekir. E.Aubakirov’a göre Amerika’nın Avrasya Araştırmaları Enstitüsünden Amazonların tarihiyle ilgili araştırmalara yirmi yılını vermiş Janin Devis Kimbel onların Kazakistan ve Hazar çevresindeki bozkırlarda yaşadıkları tezini ileri sürmektedir.

Türk tarihinde çok sayıda savaşçı kadınların olduğu bilinmektedir: kadın komutan Tomris; Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın anası, ilk kadın diplomat Sara Hatun, Cengiz Hanın anası Oelun-Eke ve kızı Alahay Beyim; ünlü Nogay tümen komutanının kızı Tugul; Kazan prensesi Suyumbike; Kazak savaşçısı Bobay; Azerbaycan Türklerinde Kaçak Nebi’nin eşi Hacer hanım ve Köroğlu’nun eşi Nigar hanım; Andrey Bogolyubski’ye karşı savaşmış Tatar kızı Baygül,;

Makalenin Tamamı


*****

Kağan, Katun ve çocuklarının birlikte tasvir edildiği Höl Asgat yazıtının ön yüzünün görüntüsü (Moğolistan; foto: Cengiz ALYILMAZ)

 

Doç.Dr. Semra ALYILMAZ

Prof.Dr. Cengiz ALYILMAZ


Eski Türk toplumunda kadın (katun, ebçi, eş, eşlig, evlig, kızgak…) eşinin can yoldaşı, hayat mücadelesinde onun en büyük desteği, (yeri geldiğinde at binen, kılıç kuşanan, yay kurup ok atan) silah arkadaşı; evinin her şeyi; çocuğunun anası, ilk eğitmeni ve öğretmeni; kap kacak, çanak çömlek, keçe, kilim
, halı… gibi yapma ve dokuma eserlerin zanaatkârı; aile, toplum ve devlet yönetiminde ise, iktidarın imtiyazlı ortağı olarak karşımıza çıkar. 

Kadınlar, eski Türk destanlarının ve mitlerinin pek çoğunda da hayatın kaynağı, ideal eş, anne, gönlün, aklın ve bilgeliğin sembolü olarak yer almaktadır. Türk destan geleneğinde kadınlar aktif bir şekilde mücadelenin içinde yer alarak erkek kahramanlar gibi hüner sergilemişlerdir. Savaşçı kadınlar destan türünün; pasif ve aşk konusu olmuş kadınlar ise halk hikâyelerinin kahramanları olarak boy göstermişlerdir. Türk kültür tarihi incelendiğinde, inanç sisteminden yaşam biçimine kadar topluma yön veren, çeşitli özellikleriyle millî değerlerin sembolü hâline gelen sayısız kadın kahramanın yer aldığı görülür.

Makalenin Tamamı

Kağan ve Katun




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GÖKTÜRK DÖNEMİ KIYAFETLERİ

ANTİK MISIR VE TÜRKLER

AMERİKA'NIN TÜRKLER TARAFINDAN KEŞFİ